Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kemal Derviş, şu anda dünyada yaşanan dalgalanmaların süreceği görüşünde. PDF Yazdır e-Posta
17 Eylül 2007

Dünya piyasalarındaki dalgalanma, reel ekonomiyi etkilerse sonuçları vahim olur,  2001'de yaşanan krizin ardından dönemin hükümeti tarafından ekonominin patronluğuna getirilen Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş, şu anda dünyada yaşanan dalgalanmaların süreceği görüşünde.

 

Dalgalanmaların finans piyasalarıyla sınırlı kaldığına işaret eden Derviş, çalkantının reel ekonomiyi etkilemesi konusunda uyarıda bulunuyor: "Dünyadaki önemli büyük merkez bankalarının çok dikkatli olmaları, ekonomik büyümede ciddi bir yavaşlama gördükleri anda hareket etmeleri ve özellikle para politikalarını ona göre ayarlamaları çok önemli."

 

Kemal Derviş dünyadaki son 'mali çalkantılı dalgalanmanın' temelinde çok yeni geliştirilmiş finans ürünlerinin rolü olduğunu belirtiyor. Bunların, finans piyasalarını denetleyen kurumların tam anlamadığı, karmaşık ürünler olduğuna işaret eden Derviş, denetimin önemine dikkat çekiyor: "Türkiye bunu acı çekerek öğrendi. Denetlenmeyen finans piyasaları her zaman hangi ülke olursa olsun büyük bir sorun meydana getirebilir." Finans piyasalarının sürekli teknoloji ve biçim değiştiren piyasalar olduğunu kaydeden Derviş, "Eski metotlarla bugünkü finans piyasalarını denetlemek mümkün değil." diyor. Kemal Derviş'e göre, çalkantının finans piyasalarından reel sektöre sirayet etme tehlikesi var. Böyle bir durumda dünya ekonomik büyümesinde yavaşlama olur. Bu gelişmeden Türkiye'nin ihracatı, büyümesi ve istihdamı da menfi etkilenir. Ekonomi kurmaylarının tetikte olması, özellikle Avrupa ve ABD Merkez bankalarının hareketlerini yakından takip etmesi gerekiyor. Derviş, günümüz dünyasında her ülkenin birbirine bağlı olduğunu vurgulayarak, "Artık hiçbir ülke sadece kendi ekonomik göstergelerine bakarak hareket edemiyor." değerlendirmesini yapıyor.

 

Başbakan'ın iklim toplantısına katılması memnuniyet verici

 

Kemal Derviş, Birleşmiş Milletlerin tam karşısında bulunan UNDP binasındaki özel ofisinde, dünya ve Türkiye'deki gelişmeleri değerlendirdi. Derviş, BM Genel Kurul toplantıları için New York'a gelecek Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 24 Eylül'de düzenlenecek BM İklim Değişikliği üst düzey toplantısına katılacak olmasından büyük memnuniyet duyduğunu ifade ediyor. Derviş, New York'a gelecek Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile eskiden 'eski ve yeni Hazine bakanları olarak' toplantı yaptıklarını, bu sefer kendisiyle 'eski bir Hazine bakanı ve yeni dışişleri bakanı olarak' toplantı yapacaklarını ifade ediyor.

 

Türkiye'nin büyümesi sürüyor ancak cari açığa dikkat edilmeli

 

UNDP Başkanı Kemal Derviş, Türkiye'de son dönemde ekonomide meydana gelen gelişmeleri müspet buluyor. 2002'den itibaren ekonomik krizden çıkmasıyla birlikte hızlı bir büyüme sürecinin devam ettiğini vurgulayan Derviş, bu olumlu gelişmeye rağmen büyümenin yüksek cari açıkla birlikte gerçekleşmesinin ve borç yükünün devam etmesinin rahat davranmaya imkân vermediğini ifade ediyor. Derviş, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Hızlı ekonomik büyüme çok sevindirici; ancak Türkiye çok büyük ölçüde sermaye ithal eden bir ülke olduğu için dünyada bu sermaye akışını durduracak herhangi bir şey olursa tabii ki kırılgan bir ülke durumunda. Mümkün oldukça cari açığı daha makul bir seviyeye çekip, sermaye ithalatını devam ettirmek, ancak bunu uzun vadeli sermayeye dönüştürmek ve mümkün olduğunca sıcak paradan uzak bir şekilde gerçekleştirmek gerek, bunun zor bir hedef olduğunu biliyorum." Derviş, bu konuda iyi gelişmelerin yaşandığını da belirterek, "Türkiye'ye giren sermayenin kısa vadeli değil, uzun vadeli olması Türkiye'nin yararına ve bu konuda gelişme var." diyor.

 

Derviş, dünyada ekonomik alanda ve BM barış güçlerine katılma açısından önemli işlevi olan Türkiye'nin 2009–2010 BM Güvenlik Konseyi geçici üye adaylığı konusuna son derece önem verdiğini ifade ediyor. Bu konuda ciddi çalışma yürütüldüğünü vurgulayan Derviş, "Türkiye'yi az tanıyan ülkeler de bu süreç içinde daha iyi tanıyor, katkılarını daha iyi bir şekilde değerlendirebiliyor, bu da son derece olumlu." diye konuşuyor.

 

Kemal Derviş, Türkiye'nin Avrupa ile ilişkilerinin Birleşmiş Milletler ve dünya açısından önemli olduğunu belirterek, bu münasebet için 'tarihsel açıdan son derece önemli' nitelemesi yapıyor. Derviş'e göre, Türkiye bugün demokrasisi, ekonomisi, 100 milyar doları aşan ihracatı ile çok önemli bir ülke konumunda. Eskiden insan hakları, demokrasi ve ekonomik sorunları olan Türkiye'nin AB ile eşit şekilde konuşması zordu. Ancak bugünkü Türkiye'nin bu ilişkiyi eşitlik ilkelerine göre yürütmesi doğal. Derviş, BM Kalkınma Programı'nın bütün dünyayı kucaklayan bir program olarak hem en yoksul hem de kalkınmakta olan orta gelirli ülkelerle çalıştığını belirtiyor. Derviş'in verdiği bilgiye göre, küreselleşme açısından dünya ekonomisine bakınca iki ayrı süreç gözleniyor. Pek çok gelişmekte olan ülke dış ticaret ve teknoloji transferini kullanarak hızlı bir şekilde büyüyor. Bu ülkelerin başında Çin ve Hindistan geliyor. Ancak küreselleşme, çoğunluğu Afrika'da bulunan 40–50 ülkenin aleyhine işliyor. Bu ülkelerdeki kurumlar, siyasal durum ve ekonomik yönetişim küreselleşme sürecinin dışında bırakıyor.a.a.