Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kriz teğet geçti, Merkez'in 2008 kârı 2 milyar TL (09.04.09) PDF Yazdır e-Posta
09 Nisan 2009

Dünya ekonomileri finansal krizle boğuşurken, Türkiye'de bankalar kâr yazmaya devam ediyor. Sektörün geçen yılki 13,3 milyar liralık net kârının ardından Merkez Bankası'nın kâr-zarar tablosu da netleşti.

Edinilen bilgilere göre Merkez'in geçen yılki net dönem kârı bir milyar 991 milyon TL'yi buldu. Bir önceki yıla göre bankanın kârı yaklaşık sekiz kat arttı. Söz konusu yükselişte dövizde yaşanan dalgalanmanın etkili olduğu belirtiliyor.

Dünyanın önde gelen bankaları zarar edip kamulaştırılırken Türkiye'de tersi bir durum yaşanıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) verilerine göre bankacılık sektörü, 2008 yılını yüzde 10'luk düşüşe rağmen 13,3 milyar TL net kâr ile kapattı. Küresel kriz sebebiyle dövizde yaşanan yükseliş ise Merkez Bankası'nın kârını artırdı. Bankanın 2008 yılı bilanço rakamları yeniden sınıflandırıldığı için kâr dağıtımına konu olan toplam rakam 2 milyar 331 milyon lirayı buldu. Merkez'in geçen yılki net dönem kârı bir milyar 991 milyon TL olarak gerçekleşti.

Banka 7 milyar 182 milyon Türk Lirası faiz geliri elde ederken, faiz dışı gelir kalemi ise 3 milyar 70 milyon liraya çıktı. Faiz gideri 5,2 milyar lirayı bulurken, faiz dışı gider kalemi ise 2,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Merkez Bankası'nın 2006 kârı mayıs ve haziran aylarındaki dalgalanmanın etkisiyle 3,1 milyar TL olmuştu. Bankanın yıllık net kârının yüzde 20 ihtiyat akçesine, hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden yüzde 6 oranında ilk kâr hissesi olarak hissedarlara dağıtılıyor. Yukarıdaki yüzdelerin tutarının düşürülmesinden sonra kalan miktarın en çok yüzde 5'i iki aylık maaş tutarını geçmemek üzere banka mensuplarına ve yüzde 10'u fevkalade ihtiyaç akçesine ayrılıyor. Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden genel kurul kararıyla en çok yüzde 6 nispetinde ikinci kâr hissesi olarak hissedarlara veriliyor. Bu dağıtımdan sonra kalan miktar ise Hazine Müsteşarlığı'na transfer ediliyor. Bu sırada Merkez Bankası'nın faaliyet raporunun tanıtımı ve süresi dolan banka meclisi üyelerinin seçiminin yapılacağı genel kurul önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek. 14 Nisan Salı günü yapılacak toplantıda Başkan Durmuş Yılmaz ekonomiye ilişkin mesajlar verecek. Küresel krizin yanı sıra 2009 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunacak. Genel kurulda 3 banka meclisi üyesinin de seçimi yapılacak. Mevcut üyeler İlker Parasız ile Necdet Şensoy'un görev süresi doluyor. Bu iki üyenin yerine seçim yapılacak. Ayrıca başkan yardımcısı olan İbrahim Turhan'ın yerine de yeni üye atanacak. Turhan daha önce banka meclisi üyesiydi. Banka meclisi üyesi olarak Para Politikası Kurulu'nda (PPK) da üyelik yapıyordu.

Türkiye'nin borçlanma maliyeti azalıyor

Küresel ve iç ekonomideki olumlu gelişmeler nedeniyle, Hazine'nin borçlanma maliyeti azalmaya başladı. Hazine'nin iskontolu bono ihalelerinde bileşik faiz oranları piyasalarda 13-14 bandında hareket ediyor. Bu oranlar en son üç yıl önce görülmüştü. Söz konusu azalışta Türkiye ile Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) doğrudan görüşmelere yeniden başlama kararı alması ve küresel ekonomideki teşvik paketlerinin etkili olduğu belirtiliyor. Bunun yanı sıra Çin ve ABD gibi ülkelerde ekonomik canlanma işaretleri vermesi, Türkiye'nin de üyesi bulunduğu G-20'nin, küresel ekonomiyi durgunluktan çıkarma yönündeki taahhütleri iç borçlanma maliyetlerine olumlu yansıdı. 2004 yılında ortalama yüzde 23-25 bandında hareket eden bileşik faizler, 2005 yılının Kasım-Aralık ayları ile 2006 yılının ilk altı aylık döneminde 13-14 bandına oturmuştu. 2007'de 16,5-20,5 aralığında seyreden bileşik faizler, 2008'de de 16,5-21,5 aralığında gerçekleşmişti. 2003 yılında yüzde 28-60 aralığında hareket eden bileşik faizler, 2002 yılında yüzde 50-70, 2001 yılında ise 65-195 aralığında seyrediyordu.

Bu arada, Türkiye'nin, "risk primi (CDS)" olarak da isimlendirilen sigorta primleri gerilemeye başladı. CDS oranı, Türkiye riskinden korunmak için ödenmesi gereken primi yansıtıyor. Türk tahvillerini alan ve bu tahvilin geri ödenmesinden çekinen yatırımcılar, buna karşın bir "sigorta" satın alıyorlar. Bunun için de her yıl CDS oranı kadar bir prim ödüyorlar. Uzmanlar, Türkiye'nin, gerek 5 yıl, gerekse 10 yıl vadeli tahvillerine ilişkin CDS oranlarının önemli bir gerileme gösterdiğini vurguluyor. Türkiye'nin borçlarını ödememe olasılığına karşı alınan sigortaya ödenen sigorta primlerinin düşmesiyle, dış borçlanma maliyetinin azalacağı belirtiliyor. Uzmanlar, kısa vadeli belirsizliğin, dolayısıyla risk algılamalarının azaldığına dikkat çekiyor.

 

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=835321&title=kriz-teget-gecti-merkezin-2008-k%E2ri-2-milyar-tl