Veysi Seviğ - Türk Ticaret Kanunu Tasarısı |
22 Eylül 2007 | |
Geçtiğimiz yasama döneminde TBMM Adalet Komisyonu'ndan geçmiş bulunan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın yeni yasama döneminde kanunlaşması beklenmektedir. 01.01.1957 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan ve yaklaşık 50 yıldır uygulanan Türk Ticaret Kanunu bugüne kadar iş aleminde yaşanan sorunlara çağdaş, güvenilir ve işleyebilir çözümler getirmiş, bu bağlamda da ülkemizin gereksinimlerini büyük ölçüde karşılamıştır. Prof.Dr.Hirsh tarafından kaleme alınmış bulunan Türk Ticaret Kanunu herşeyden önce ticari yaşamın bu güne kadar çağdaş bir hukuk düzeni içerisinde gelişmesini sağlamıştır. Bilindiği üzere geçtiğimiz yüz yılın ikinci yarısında, bir ticaret kanunu için önemli, hatta bir anlamda sıra dışı olaylar cereyan etmiş, kalıcı sonuç doğuran bir dizi ekonomik olayların yaşandığı dönemler başlamıştır. Bunlardan en önemlisi Avrupa Birliği’nin oluşumu ve kendi para birimi ile hukuk düzeninin yeniden şekillenmesidir. Avrupa Birliği komisyonu ile Türkiye arasındaki muzakerelerin 2005 yılı sonuna doğru başlamış olması ve Türkiye’nin “Müzakere Eden Ülke” konumuna gelmesi ile birlikte belli bir çalışma süreci ülkemiz açısından da işlemeye başlamıştır. Bu bağlamda ülkemizde yeniden yazılan “Türk Ticaret Kanunu” Avrupa Birliği'ne üye diğer ülkelerin ticaret, şirketler, taşıma, deniz ticareti ve sigorta konularında olduğu gibi, dinamik bir konuma gelecek ve eskisi ile kıyaslanamıyacak sıklıkta değiştirilme olasılığına açık bir özelliğe sahiptir. Türkiye bir yandan Avrupa Birliği üyeliğine hazırlanırken, diğer yandan da uluslararası ticaret, endüstri, hizmet, finans ve sermaye piyasalarının bir parçası olmak zorundadır. Dünya üzerinde ekonomik büyüklük açısından ilk yirmiler içersinde yer alan ülkemizin bu özelliği hiç bir vakit gözardı edilemez. Bu nedenler uluslararası piyasaların kurumlarına, kurullarına ve kurallarına yer veren bir dizi hukuki düzenlemenin yeniden yapılması ülkemiz açısından da zorunlu hale gelmiştir. Günümüzde ortaya çıkan ekonomik olayların giderek karmaşık hale gelmesinden ve uluslararası gelişmelerden dolayı yaşanan değişimlerden kaynaklanan sorunların çözümü içersinde bu zorunluluk giderek önem kazanmıştır. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun önemli özelliklerinden birisi de ekonomik yaşamda aktif görev üstlenenlere güvenli bir ortam yaratabilecek şekilde hazırlanmış olmasıdır. Denetim konusuna ağırlık veren ve üretilen mali tabloların güven sağlayacı nitelikte olmasına hukuki zemin hazırlayan bir dizi hükmü içeren söz konusu tasarı artık TBMM gündemine girmeye hazırdır. Tasarının birinci kitabının beşinci kısmı “Ticari Defterler” başlığını taşımaktadır. Bu kısım içersinde özellikle bir tacirin faaliyete başlarken kendi mali durumunu tespit ettirmeye yönelik hükümler bulunmaktadır. Tasarı’nın 66'ncı maddesi uyarınca “Her tacir, ticari işletmesinin açılışında taşınmazlarını, alacaklarını, borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının değerini teker teker belirten bir envanter çıkartmakla” yükümlüdür. Günümüz ticari yaşamında yeni işe başlayan bir tacirin böyle bir tespit yaptırması zorunluluğu yoktur. Kaldı ki tasarının 68'inci maddesi uyarınca “Tacir, ticari faaliyetin başında ve her faaliyet döneminin sonunda varlık ve borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren finansal tabloyu, sırasıyla açılış bilançosunu ve yıllık bilançoyu çıkartmak” zorundadır. Gerçekte her tacir işletmesinin açılışında bir envanter çıkarmalı ve bu envanteri esas alarak yola çıkmalıdır. Bu envantere başlangıç envanteri veya ilk envanter denilmektedir. Tasarının 77'nci maddesine göre “bono düzenlenmesi ile poliçe ve çek düzenlenmesinden, devrinden, poliçenin kabulünden, kefaletlerden, avalden, garanti sözleşmelerinden, akreditif teyitlerinden doğan sorumluluklar pasifte gösterilmemişlerse, bilançonun altında veya ekte Türkiye Muhasebe Standartlarına göre” açıklanacaktır. Bu hüküm şeffaflık ilkesinin gereği olarak, pasifte yer almayan sorumluluk boyutunu üçüncü şahısların dikkatine sunulmasını sağlamaya yöneliktir. Bu bağlamda da söz konusu düzenleme tacirin taşıdığı ekonomik riski gösterecektir. Türk Ticaret Kanunu Tasarısı 1535 ana ve geçici 4 maddeyi içermektedir. Maddeler üzerinde gerekli tartışmalar şüphesiz TBMM’de yapılacaktır. Söz konusu tasarının kanunlaşması ile birlikte özellikle ticari işlemlerin kayıt altına alınması ve bu kayıtların denetimi kolaylaşacak, dolayısıyla ticari yaşamın bugünkünden daha güvenli olmasına zemin hazırlanmış olacaktır.
http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=78823&YZR_KOD=157&ForArsiv=1 |