Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Şirketlere iflastan kurtulma çareleri PDF Yazdır e-Posta
05 Haziran 2009

Image

İflâs, borçlunun tüm mallarının satılarak, tüm alacaklıların alacaklarının ödenmesinin sağlayan külli bir tasfiye biçimidir. İflâs ile borçlu müflis sıfatının kazanır ve ticari yaşamı sona erer.

Çağdaş hukuk sistemlerinde iflâs yerine, öncelikle borçlu işletmenin yeniden ekonomiye kazandırılması amaçlanmaktadır. Zira borçlu duruma düşmüş olan işletmelerin hemen iflâs ettirilmesi, pek çok Avrupa ülkesinde artık terk edilmiş, hukuk sistemlerinden iflâs kurumu çıkarılmıştır. Böylelikle iflâs günümüzde aslında iflâs etmiştir.

İflâsı önleme yöntemleri, iflâs ederek ticari yaşamına son verilecek olan borçluya iflâs etmeden önce yaşama şansı tanınmasıdır. Nasıl ki bir organizma hastalandığında, onun yaşamına son vermek yerine, hayatta kalabilmesi için tedavi uygulanıyorsa; borçlunun da içinde bulunduğu ekonomik krizden kurtulabilme ümidi varsa, iyileşme tedbirlerinin uygulanması ile tekrar ticari hayata dönmesi sağlanmak istenmektedir. Zira ticari işletmeler ekonominin yaşayan organizmalarıdır.

Bu amaçla, İcra ve İflâs Kanunumuzda (İİK) 2001 krizinden sonra yapılan değişikliklerle iflâstan önce borçluya çeşitli iflâstan kurtulma çareleri öngörülmüştür. Bu yöntemlerden birincisi iflâsın ertelenmesidir. İflâsı önleme çarelerinden diğeri ise konkordatodur. Konkordatoyu gerçek ve tüzel kişi tüm borçlular teklif edebilir. Konkordatonun kabul edilmesi için, önce alacaklıların en az yarısı ile alacak miktarı bakımından üçte ikisinin olumlu oyu gerekir. İflâsın ertelenmesinde böyle bir oylama olmayıp mahkemenin erteleme kararı yeterlidir. Ayrıca konkordato teklifinin en fazla beş ay içinde tasdik edilmesi zorunludur. Bu süre içinde konkordatonun tasdiki ise son derece zordur. Bu nedenle uygulamada konkordato görülmemektedir.

Yeniden yapılandırma
Diğer iflâstan kurtulma çaresi, sermaye şirketleri veya kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasıdır. Bu yöntemde de borçlunun alacaklıların sayı itibariyle yarısını aşan ve oy kullanan alacaklıların alacaklarının en az üçte ikisini oluşturan çoğunluğun kabulüne ihtiyaç vardır. Yeniden yapılandırmanın olumlu tarafı borçlunun alacaklılarının sınıflandırıp her biri için ayrı ayrı teklifte bulunup oylama yapabilmesidir. Daha pahalı bir yöntem olması ve ay rıca alacaklıların olumlu oyunu gerektirmesi nedeniyle uygulaması yoktur. Son olarak, mevcudun terki suretiyle konkordato, borçlu için başvurabileceği diğer iflastan kurtulma yöntemidir. Bu konkordatoda borçlu tüm malvarlığını alacaklılarına veya üçüncü kişilere devreder ve bu devirden elde edilen para ile alacaklar alacaklarını tahsil ederler. Borçlu bu konkordatoda tüm malvarlığını alacaklılarına veya üçüncü kişilere devrederek, adeta ceketini alarak işyerini terk eder ve borçlarından ve iflâstan kurtulur. Bu konkordatoda da alacaklıların kabulü gereklidir. Malvarlığının terki suretiyle konkordato biçiminin de uygulaması yoktur. Bu nedenle aşağıda asıl olarak iflasın ertelenmesi kurumu esas alınacaktır.

İflâsın ertelenmesi, borca batık durumda olan sermaye şirketleri veya kooperatiflerin, kendileri ve alacaklılarının önerdiği iyileştirme projesinin, mahkemenin vereceği süre içinde uygulanmasıyla, borca batık durumdan kurtulmaları ve haklarında iflâs kararı verilmesini önleyen bir yoldur . Bu yola başvurabilmek için, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması gerekir. Gerçek kişiler bu yola başvuramazlar. Borca batıklık bildirimini şirket veya kooperatifin yönetim kurulu, alacaklıları ya da tasfiye memurları isteyecektir. Bu bildirim yönetim kurulu ve tasfiye memurları için bir yükümlülüktür. Gerçek olmayan değerleri taşıyan bilânçoya dayanılarak borca batıklığın tespiti söz konusu olamaz. Bunun yanında yıllık bilânçoda başarı durumu, kâr tespiti esastır, borca batıklık için esas alınamaz. Borca batıklık şüphesi üzerine hazırlanan bilânçonun ise ortaklık malvarlığının satış değerlerini gerçekçi biçimde belirleyerek borçlara yetip yetmediğinin tespit edilmesi gerekir.

İflâsın ertelenmesinin diğer bir koşulu, şirketin mali durumunun iyileştirilmesidir. Ticaret Kanunu'nun 324. maddesinde şirket durumunun ıslahından, İİK.m.179'da ise şirketin mali durumunun iyileştirilmesinden söz edilmektedir. Şirketin ıslahı, yani iyileştirilmesi, tekrar sağlığa kavuşma anlamına gelmektedir. Erteleme ile adeta hasta sayılan borçlunun, erteleme süresi sonunda iyileşmesi amaçlanmaktadır.

İflâsın ertelenmesinin üçüncü koşulu ise borçlunun fevkalade mühletten yararlanmamış olmasıdır. Sürekli ekonomik krizlerde, Bakanlar Kurulu, belirli bir süre için borçluların fevk alade mühletten yararlanmasına karar verebilir. Ancak bu hüküm bugüne kadar hiç uygulanmamıştır.

Yönetim kurulu üyeleri tek başına iflâsın ertelenmesini isteyemezler. Pay sahipleri ve genel kurulun da talepte bulunma hakkı yoktur. Alacaklı iflâsın ertelenmesini talep edebilir. Bunun için hakkında iflâs kararı verilecek borca batık olan ortaklığın alacaklısı olmak yeterlidir.

Mahkeme iflâsın ertelenmesine karar vermeden önce , erteleme kararı verilinceye kadar uzun bir süre geçecek olması nedeniyle ihtiyati tedbir yolu ile borçlu şirket aleyhine başlamış olan takiplerin durmasına karar verebilir .

Mahkemenin reddi
İflâsın ertelenmesi talebini inceleyen mahkeme bu talebi iki nedenle reddedilebilir. İlk olarak, borçlunun borca batık olmadığı tespit edilirse, mahkeme iflâsın ertelenmesi talebini reddeder. İkinci neden, borçlu nun borca batık olmasına rağmen öner ilen tedbirlerin şirket veya kooperatifin iyileşmesinin mümkün olmamasıdır. Bu durumda da iflâsın ertelenmesi talebi reddedilir. İflâsın ertelenmesi talebini reddeden mahkeme, şirket veya kooperatifin borca batık olması halinde şirketin iflâsına karar verecektir.

Mahkeme iflâsın ertelenmesi koşullarının mevcut olduğunu tespit ederse, şirket hakkında iflâsın ertelenmesine karar verecektir. İflasın ertelenmesi kararı üzerine borçlu aleyhine yapılan tüm takipler durur ve yeni takip yapılamaz. İflâsın ertelenmesinde ayrıcalıklı kılınan ve erteleme kararıyla birlikte takip yapılması engellenemeyecek olan alacaklar rehinli alacaklar ve işçi alacaklarıdır. Takip yasağı sadece erteleme kararı alan borçlu için geçerli olmalıdır. Müşterek borçlu ve müteselsil kefiller için böyle bir yasak konulmamalıdır.

Mahkeme öncelikle iflâsın ertelenmesine azami bir yıl için karar verecektir. Ancak erteleme süresinin bir yıl olması zorunlu değildir. Erteleme süresinin bitiminde bu sürenin uzatılması gerekiyorsa, mahkeme yine bilirkişi incelemesi yaptırarak ve kayyımın raporuna alarak bir karar vermelidir.

İflâsın ertelenmesine karar veren mahkeme şirkete bir kayyım atar. Kayyım iyileştirme tedbirlerini uygulayabilecek, kontrol edebilecek bilgi ve deneyime sahip kişi olmalıdır. Bunun gibi birden fazla kişinin de kayyım olarak atanması mümkündür. Ancak her halde kayyım olarak atanacak kişi uygulanacak tedbirler bakımından uzman olmalıdır .

Mahkeme kayyımın görev ve yetkilerini serbestçe belirleyecektir. İflâsın ertelenmesi kararına rağmen şirket organlarını görevlerini sürdürürler. Ancak erteleme süresi içinde özellikle yönetim kurulunun görev ve yetkileri sınırlanabilir. Bu konuda mahkeme açıkça karar verecektir. İflâsın ertelenmesinin alacakların vadesine, muaccel olmasına ve faiz işlemesine bir etkisi yoktur. Müteselsil kefil ve müşterek borçlular bakımından iflâsın ertelenmesinin hiçbir etkisinin olmadığı kanısındayım.

İflası önleyen birbirinden farklı kurumlar değerlendirildiğinde hukukumuzda borçluya sunulmuş birden fazla çarenin olduğu görülür. Ancak bunların içinde en basit en ucuz ve en çabuk karar verilebileni iflâsın ertelenmesidir. Çünkü iflasın ertelenmesinde alacaklıların kabulüne gerek olmadığı gibi, mahkemenin bilirkişi incelemesi ile bir karar vermesi mümkün olmaktadır. Ancak bu konunda bilirkişilerin ve daha sonra atanan kayyımların yeterli bilgiye sahip olmaması nedeniyle uygulamada iflâsın ertelenmesi kurumunun kötü niyetle kullanıldığı söylenebilir. Olması gereken hukuk bakımından bütün bu kurumların tekrar gözden geçirilerek iyi niyetli borçlular için son derece önemli olan bu çarelerin birleştirilmesi ve kötüniyetli kullanılmasına engel olunması gerekir.

(Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez - Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi)

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=123764