Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Ticarette yaşanan ahlak zafiyetinden kim sorumlu? PDF Yazdır e-Posta
04 Temmuz 2009

Bugüne kadarki yazılarımda, ya bir bölgeyi ya da bir sektörü ele almaya çalıştım. Bugün ise esnafların birbiriyle olan ilişkilerinde çok kritik öneme sahip olan "ticari ahlak anlayışı" üzerinde duracağım. Gerçekten de bu kritik kavram, esnaflık müessesesini derinden etkileyen bir özelliğe sahip. Eski zamanlardaki esnaflık ilişkilerinde, 'yandaki esnaf komşusu siftah yapmadığı için kendi müşterisini ona yönlendiren bir zihniyet' söz konusuydu. Bugünün acımasız rekabet koşullarında ise 'ben hayatta kalayım da ne olursa olsun' zihniyeti hakim. Bu zihniyet ile de ticari ve toplumsal çöküntü kaçınılmaz oluyor. Kendisi iflas ederken yüzlerce masum işletmeyi de iflasa sürükleyen firmaların haberlerini, çeşitli kaynaklardan sıkça duyuyoruz. Bugün için öyle bir ticari ahlak zafiyeti söz konusu ki kurunun yanında yaş da yanıyor.   

Dürüst işletmelerimiz, bugünün koşullarında ayakta kalabilmek adına büyük çaba sarf ediyorlar. Bunun yanında olumsuz yönde gelişen piyasa şartları ve ortamı, bu işletmelerimizi bir hayli yormuş görünüyor. Esnaflar arasında artan suistimaller, müşterilerin birtakım sebepleri bahane ederek istediği tavizler, yeni çıkan yasalardaki uygulama ve kontrol yetersizlikleri gibi durumlar ticari ahlak seviyesindeki düşüşü bir hayli hızlandırıyor. 

Ticari ahlak zafiyetinin, sadece esnafların veya işletmelerin aralarındaki ilişki ile ölçülmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu zafiyetin temelinde bireysel ve toplumsal faktörlerin varlığı da yatmaktadır. Aşırı tükenten bir toplum oluşumuz, israftan kaçınmamamız, toplum olarak lüksü sevmemiz gibi birçok alışkanlıklarımız, ticari ahlak zafiyetini tetikleyen unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.

Herkes her işi yapıyor

Her zaman olduğu gibi bu konuda da, farklı bölge ve sektörlerdeki esnaflarımızın görüşlerine başvurduk. Gelin şimdi de esnaflarımızın konu ile ilgili görüş ve önerilerine göz atalım.

Ankara Ulus'ta faaliyet gösteren Keskin İletişim'in firma yetkilisi Gökhan Kavlaklı, Türkiye'de bugünlerde ticari ahlak seviyesinde bir gevşemenin yaşanmaya başladığının altını çizdi ve ekledi: "Bence herkesin her işi yapmaya çalışması, ticari ahlak zafiyetine en çok neden olan konuların başında geliyor. Bakıyorsunuz bir işletme, yirmi sene tekstil işi ile uğraşıyor sonra gıda işine veya bilmediği bir işe giriyor. Böyle yapmakla hem kendisine hem de diğer esnaflara zarar veriyor. Üstelik bu esnafımız bir süre sonra da kapatıp gidiyor. Neresinden bakarsanız bakın, bu hareket, ticari ahlak anlayışına uymuyor. Diğer bir sıkıntı ise esnaflarımızdaki büyüme hırsı. Bu hırs, işletmelerimizin çoğu için geçerli. Büyüme uğruna birçok tavizler veriliyor ve ölçüsüzce hareket ediliyor. Tabii ki bunun yanında bu piyasa koşullarında sağlam adımlarla hareket edip büyük zarar eden firmalar da var. Bir süre önce, basın-yayın sektöründe faaliyet gösteren ve sürekli  ticari ilişki içersinde olduğumuz bir firma, iflasını açıkladı. Buna rağmen 750 TL alacağımızı problem yaşamadan aldık."

Gökhan Kavlaklı gibi ben de "herkesin her işi yapması" zihniyetine karşıyım. Fakat bazen öyle bir zaman oluyor ki çaresiz kalıyorsunuz ve mecbur kalıp yeni bir sektöre yöneliyorsunuz. Önemli olan yöneleceğiniz sektörün dinamiklerini çok iyi okuyabilmek. Genelde bizim işletmelerimiz bu konuyu ya küçümsüyorlar ya da ihmal ediyorlar. 'Bir işi ömür boyu yapmalı' diye bir kural, elbette söz konusu olamaz. Ama hiç değilse yeni bir işi kurarken ve yeni bir sektöre girerken ufak çapta da olsa bir piyasa araştırması yapılmalıdır.

Rekabet şiddetlendikçe ahlak tanınmıyor

Görüşüne başvurduğumuz diğer bir esnafımız da Kadıköy Eğitim Mahallesi'nde faaliyet gösteren Mas-tek Teknoloji Bilişim Bilgisayar San. ve Tic. İşletmesi oldu. Firma yetkilisi Ahmet Ünal Sertbulut, ticari ahlak seviyesinin rekabet ortamına göre değiştiğini ifade etti ve ekledi: "Rekabet ortamı şiddetlendikçe ticari ahlak seviyesinde ciddi manada bir düşüş yaşanıyor. Arzın talepten fazla olduğu durumlarda seçenek imkanı arttığı için suistimaller baş gösteriyor. Bu açıklamamı, yaptığımız işle desteklemek istiyorum. Biz, işletmelere dokümantasyon hizmetleri sunan bir firmayız. Piyasada söz sahibi olan markaların muadili (yazıcılar, kartuşlar vb.) ürünler satıyoruz. Özellikle bugünlerde işletmeler, her yönde tasarruf yapmanın imkanlarını aradıkları için, muadil ürünler, tercih sebebi oluyor. Şu an içinde bulunduğum sektörde rekabet şiddeti çok fazla değil. Böyle olunca da müşteri ile ilişkiler, iyi bir seviyede kalıyor.Yaptığınız hizmetin ve verdiğiniz ürünün bedelini zamanında alabiliyorsunuz."

Ahmet Ünal Sertbulut, işletmeler için gerçek çıkış yolunun ne olduğunu 3-5 satırla bizlere açıkladı. Bugünün piyasasındaki işletmeler, müşterilerine rakiplerinden daha farklı değerler sunmalı veya daha az rekabetin olduğu sektör ve alanları tespit etmelidirler. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin, bu iki kritik stratejiyi, sürekli göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Fakat farklı değerler sunma ve daha az rekabet ortamına yönelme stratejisi, ciddi bir çaba gerektirir. Genelde firmalarımız, üretkenlik gerektiren çalışmalara yönelmek yerine, hazır olanı almayı veya taklit etmeyi tercih etmektedirler. Böyle olunca da ilgili sektörde şiddetli bir rekabet ve bu rekabet ortamı içersinde etik olmayan davranış biçimleri ortaya çıkıyor.

Çek Kanunu'nda düzenlemeye gidilmesi olumlu oldu

Ticari ahlak konusunda görüşlerini aldığımız diğer bir işletmemiz de İSTOÇ'ta faaliyet gösteren Tuğlacılar AŞ oldu. Firma yetkilisi Lisan Hasanusta, ticari ahlak seviyesindeki düşüşü, işletmelerin özsemayelerine göre hareket etmemesine bağladı ve şunları ilave etti: "Bugün işletmelerimizin çoğu, özsermayesiz ticaret yapmaya kalkıyor. Böyle olunca da piyasada küçük bir tıkanma, pahalıya mal oluyor. Özsermaye belli bir seviyede değilse ve borç ile büyümeye çalışılıyorsa, piyasada herhangi bir sebepten dolayı oluşacak durgunluk, işletmeleri ahlaki olmayan davranışlara yöneltiyor. Özsermayesi güçlü olan işletmelerde ticari ahlak düzeyi, çok daha iyi seviyelerde oluyor. Buna ilave olarak beni derinden etkileyen üzücü bir gelişmeyi de sizinle paylaşmak istiyorum. Çek Kanunu'nda yeni düzenlemeler yapılmadan önce çeklerin çok fazla arkası yazılıyordu. 'İnsanların gerçekten paraları yok ki bu duruma düşüyorlar' diye düşünüyordum. Sonra gördüm ki yapılan yeni düzenlemelerle tüccarlar, işletmeler kendilerine çekidüzen vermişler. Bu durum karşısında 'toplumsal ve bireysel değerlerimiz bu kadar mı zayıfladı?' diye kendime sormadan edemedim."

Lisan Hasanusta'nın kendisine sorduğu soruya yanıt vermek isterim. Evet, toplumsal ve bireysel değerlerimiz bu kadar zayıfladı. Çoğumuz, kendi cebindeki kredi kartlarını ve birinden aldığı borcu, kendi parasıymış gibi düşünmeye başladı. Aynı zamanda  "Ayağını yorganına göre uzatma devri" de neredeyse tamamen bitti. Ankara'daki Milli Kütüpane başkanı ile makamında kısa bir görüşme yapmıştım. Konu, dengeli harcama tutumumuzdan açıldığında başkan çok anlamlı bir örnek verdi ve şöyle dedi: "Bir çalışanımın, telefonunu kaybetmiş. Kendisinin gelir düzeyini de bildiğim için ona; "Piyasada görüşme ihtiyacını karşılayabilecek çok uygun fiyatlara telefonlar var. Onlardan bir tanesini alıver" dedim. Bir süre sonra gördüm ki bu çalışanım 300-400 TL'lik telefon almış. Onun böyle bir davranış içersine girmesine hayret ettim."

Bu zihniyet tarzı toplumumuzda maalesef ki çok yaygın. Toplumsal olarak birey bazında 100 milyar TL'den fazla borcumuzun olduğunu hesap ettiğimizde durumun vehameti, kendiliğinden ortaya çıkıveriyor.

Sıkıntıya girdiğini saklamak için harcamalarını lükse kaydırıyorlar


Konu ile ilgili görüşüne başvurduğumuz diğer bir işletmemiz ise İMÇ'de faaliyet gösteren Ergul Nakış ve Deri işletmesi oldu. Firma yetkilisi Ertan Ergül, bazı büyük işletmelerin de ahlaki erozyondan nasiplerini aldıklarını ifade etti ve ekledi: "Ayakkabı ve aksesuarları sektöründe faaliyet gösteren bir firmadan 6.000 TL'ye yakın alacağım var. Alışveriş merkezlerinde konumlanan bu firmanın işlerinin iyi olduğunu da biliyorum. Buna rağmen bir takım bahanelerle alacaklarımızı binbir zorlukla alıyoruz. Bazı büyük işletmelere ürün ve hizmet temin eden diğer esnaf arkadaşlarımız da aynı sıkıntılardan yakınıyorlar. Piyasalarda bugünlerde yaşanan bir başka gelişmeyi de çok basit bir örnekle sizlerle paylaşmak istiyorum. İşlerin normal akışında gittiği bir dönemde, Maltepe sigarası içen biri, işler bozulunca Malboro sigarası içmeye başlıyor veya başka biri, altında yerli arabası var ise işler sıkıntıya girince yabancı lüks araç kullanmaya başlıyor. Bu örnekleri çoğaltmam mümkün. İnsanlar bu şekilde bir savunma mekanizmasıyla kendi egolarını tatmin ediyorlar ve çevrelerine; 'benim durumumda herhangi bir problem yok' izlenimi vermeye çalışıyorlar. Bence bu değişim, ticaretteki zafiyet seviyesinin hangi noktaya geldiğinin açık bir belirtisi."

Ertan Ergül'ün, insanların ticari ahlak seviyesinde meydana gelen düşüşünü tezat gibi görünen örneklerle açıklaması, piyasayı biraz gözlemleyen ve analiz etmeye çalışan biri olarak beni fazlasıyla şaşırttı. Umarım işletmeler ve bireyler, ahlak zafiyetine sebebiyet veren bu zihniyetten en kısa zamanda kurtulup sağlıklı bir düşünce tarzına yönelirler.

http://www.dunyagazetesi.com.tr/yazar.asp?authId=95