Ahmet Yavuz - Maliye, vergi gelirlerini artırmak için neler yapmalı? |
08 Ekim 2007 | |
Seçimden sonra açıklanan kabinede yerini muhafaza eden bakanlardan birinin de Maliye Bakanı olması önemli bir gösterge. Bu, bütçe performansından duyulan memnuniyete ve uygulanan politikaların devam edeceğine işaret ediyor. Aslına bakarsanız, geçen 5 yıllık dönemde Maliye'de radikal değişikliklere şahit olduk. Gelir İdaresi'nin özerk hale getirilmesi, teknolojik altyapının güçlendirilerek işlerlik kazandırılması, e-beyanname uygulamasının yerleştirilmesi, yüksekliğinden şikâyet edilen vergi oranlarındaki indirimler bunlardan sadece bazıları. Ama ekonomide başarıyı sağlamak birkaç yıllık icraatla elde edilebilecek bir olgu değil. Bu yüzden yeni dönemde de hükümet programı ile uyumlu maliye politikasına geçen 5 yıldaki gibi devam edilmesi gerekiyor. Diğer bir ifadeyle yeni dönemde de mali disiplin devam etmeli, bütçede faiz dışı fazlaya önem verilmeli. Bugünlerde, bütçenin hedefinden saptığı tenkitleri yapılıyor. Özellikler vergi gelirlerindeki azalmalara dikkat çekiliyor. Fakat bu tenkitleri yapanlar Kurumlar Vergisi ve KDV oranlarındaki 10 puanlık indirimleri, dolardaki rekor düşüşleri, son bir senede ülkenin yaşadığı siyasi travmaları ve yaşanan seçim sürecinde vatandaşın tüketimini ciddi manada kıstığını unutuyor. Aylık veya dönemsel rakamlar bizleri yanıltmamalı. İki bayram ve indirimli satışlar sayesinde vergi gelirleri artacaktır. Dolayısıyla yılsonu itibarıyla bütçe hedefi ciddi manada yakalanabilir. Yeni dönemde Maliye'yi daha zorlu işler bekliyor. Öncelik tabii ki kayıt dışı ekonominin. Zaten Bakan Kemal Unakıtan'ın son demeçleri de hep buna dönük. Çünkü kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin; kamu gelirlerini azaltma, adaletsiz vergi sistemi oluşturma, haksız rekabete yol açma, istatistikleri yanıltma, kaynakları verimsiz alanlara yöneltme ve ahlaki değerler üzerinde yozlaşma gibi menfi etkileri bulunuyor. Yalnız kayıt dışı ekonomiyle mücadelede muvaffak olabilmek için bu mücadeleye bütün kamu idarelerinin aktif olarak katılması ve topluca etkin bir mücadele yürütülmesi gerekiyor. Bu çerçevede öncelikle mükelleflerin vergiye gönüllü uyumlarını sağlayacak tedbirlerin alınması lazım. Bu bağlamda vergi mevzuatının basitleştirilmesine müteallik çalışmalara devam edilmeli. Mükelleflere verilen hizmet kalitesi iyileştirilerek yeni hizmet seçenekleri geliştirilmeli. İşlemleri basitleştirip, standart hale getirirken, toplumda vergi şuurunun artırılmasında fayda var. Daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim üzere kayıt dışı ekonomi ile mücadelede mevcut imkânlar dahi yeterince kullanılırsa önemli kazanımlar elde edilecektir. Kayıtlı ekonomiye geçiş sürecinin hızlandırılması için; belge düzeninin yerleştirilmesi, nakit ekonomisinin sınırlandırılması şart. Kredi kartı kullanımının yaygınlaştırılması için gerekirse vergi teşvikleri getirilebilir. Mevzuat basit ve anlaşılır olmalı Ayrıca vergi mevzuatının basitleştirilerek gerek mükellefler gerekse idare tarafından daha kolay uygulanabilir hale getirilmesi, BSMV ve Damga vergilerinde oranların düşürülmesi, vergi yükünün kayıt içinde faaliyet gösteren mükellefler üzerindeki yükünün azaltılması, kayıt dışı istihdama yönelik etkili tedbirler alınması ve vergi cezalarının uygulamasının basitleştirilerek etkinliğinin artırılması gibi tedbirlerin de alınması gerekiyor. Bu noktada, 2008 yılı başından itibaren turizmde KDV indirimi ve asgari geçim indirimi uygulaması başlayacağını; bu sayede sektörün uluslararası arenada rekabet gücünün artacağını ve asgari ücretin büyük bir kısmının vergi dışı bırakılmış olacağını eklemeliyim. Ayrıca yeni dönemde vergi sisteminde kentsel rantları daha iyi kavrayacak şekilde düzenlemeler yapılması ve kayıtlı ekonomiye geçiş sürecine paralel olarak vergi tabanının genişletilmesinin zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi lazım. Buna ilaveten gayrimenkul alım, satım ve kiralama işlemlerinin gerçek bedelleri üzerinden beyan edilmesini sağlayacak mekanizmalar, e-ticareti kavramaya yönelik denetim teknikleri geliştirilmesi çalışmalarının hızlandırılması gerekiyor. Diğer taraftan; Gelir İdaresi'nin daha da güçlendirilmesi, teknolojik altyapıya yeni yatırımlar yapılması, denetim amaçlı kullanılan veri ambarı kapasitesinin genişletilerek denetim elemanı sayısı ve niteliğinin artırılması, çok başlı denetim grupları arasında koordinasyonun sağlanması gibi kurumsal bazda yapılacak işlemleri de unutmamak gerekiyor. Vergi kanunlarının yeniden yazılması sürecine kaldığı yerden devam edilip tamamlanması da artık bir zorunluluktur. Gelir Vergisi Kanunu'nun yeniden yazıldığına dair bilgiyi geçen hafta sizlerle paylaşmıştım. Vergi mevzuatının basitleştirilerek yeniden yazılması projesi kapsamında bu kanunun bir an önce çıkarılması ve aynı proje kapsamında, 1961 yılında yürürlüğe girmiş bulunan ve mükelleflerin vergi uygulamalarına ilişkin hak ve yükümlülüklerini ve buna ilişkin süreçleri düzenleyen Vergi Usul Kanunu'nun gözden geçirilerek yeniden yazılması ihmal edilmemeli. Bunlardan başka, özel sektörde maliyenin temsilcisi konumundaki mali müşavirlik meslek mensuplarının seçilmesi, yetiştirilmesi ve meslek birlik organlarının oluşumu ile ilgili çağdaş bir yapı oluşturulması gerekiyor. Mali müşavirlik yapan kesim tarafından da arzulanan bu yöndeki düzenlemelere hız verilmesi, vergi gelirlerinin artırılması açısından da faydalı olacaktır. Son olarak; yine düzenlenmesi, geliştirilmesi ve işlerlik kazandırılması gereken diğer bir birim 5018 sayılı kanunla getirilen iç denetim sistemidir. Bu sistemdeki birimlerin en iyi şekilde koordine edilmesini sağlamak, AB uygulamalarıyla uyumlu çalışmaları yapmak ve çalışmaların etkinliğini geliştirmek için gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor.
|