Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Mustafa Uysal-Yalın gelir vergisi PDF Yazdır e-Posta
08 Ekim 2007
Sayın Yılmaz Argüden bilgisi, deneyimi, tükenmeyen enerjisi, yazarlığı, hocalığı ve sosyal sorumluluk kapsamında öncüluk ettiği projeleri ile tanınmış bir sima. Yalın vergi konusunda kaleme aldığı makalesi üzerine bir değerlendirme yapmak istedim.

Bilindigi üzere 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunumuz'un temeli 1950 yılına dayanmaktadır. O dönem, modern vergi sisteminin temellerinin atıldığı yıllardı. Büyük ölçüde içe dönük, kapalı ekonomi sisteminin etkisi ve Alman Gelir Vergisi sisteminden esinlenerek hazırlanmıstı. Aradan yarım asrı aşan zaman geçti. Bu sürede ekonomimiz büyük çalkantılar ve değişiklikler geçirdi. Yeterince sermaye birikimini sağlamamış milli ekonomimiz, istikrarsız geçen yıllar içinde modern gelir vergisini benimsemede, özümsemede ve uyum göstermede güçlüklerle karşılaştı. Bügün geldigimiz noktada, yaygın kayıtdışılık ve çok sayıda değişikliklerle sistem bütünlüğünü kaybetmiş ve karmaşık bir hal almış gelir vergisi ile karşı karşıyayız.

Gelir vergisinin yeniden yapılandırılması ve yeniden yazılmasının gündeme geleceği önümüzdeki dönemde, nasıl bir gelir vergisi sisteminin model olarak benimsenmesi gerektiğini yeterince tartışmalıyız diyorum.

Bu açıdan temel tercihleri üçe indirgersek

. Sermaye gelirlerinin düz oranlı, diğer gelirlerin ise artan oranlı tarifeden vergilendirildiği, "dual-ikili vergi sistemi;

. Bütün gelirlerin aynı oranda vergilendirildiği düz oranlı "yalın vergi" sistemi,

. Bütün gelirlerin birleştirilerek artan oranlı tarifeden vergilendirildiği "üniter sistem".

Bunlar arasında en doğru olanın toplumsal mutabakatla seçmeliyiz. Her üç alternatifin de şüphesiz kendi içinde artıları kadar eksileri de söz konusudur.

Bu yazımızda düz oranlı "yalın gelir vergisini" analiz etmeye çalışalım.

Yalın verginin eleştirisi:

Yalın vergilerin adaletsiz olduğu ve gelir dağılımının bozduğu:Düz oranlı gelir vergisi sistemine en büyük eleştiri, adaletsiz olduğu yönündedir. Bu sistemin gelirin yeniden dağıtımına hizmet etmediği düşünülür. Bu haklı eleştiriyi aşmak için, yüksek bir asgari geçim indirimi uygulaması ve ücretliler için özel indirimle aşılarak düz oranlı tarifenin adaletsizliği giderilebilir. Beyanname veren mükelleflere ise ayrıca sağlık ve eğitim giderleri ile ilgili ciddi indirimler sağlanabilir.

Ücretliler için isteğe bağlı beyanname getirilebilir.

Kaldi ki nispi tarifenin getirdiği adalet de dikkate alınmalıdır. Daha açık ifade etmek gerekirse, 10 bin YTL kazanan 1.500 YTL ödüyorsa, 100 bin YTL kazanan 15 bin YTL ödeyecektir.

Anayasa'da ödeme gücü ilkesi ile çelişkisi:

Yalın vergide ikinci engel, Anayasa' nin 73. maddesinde yer alan "mali güç" ilkesine aykırılık iddiası olacaktır. Bunu aşmak için şu sıralar gündemde olan Anayasa değişikliklerinde konunun ele alınması veya bu hükmün daha geniş bir çerçevede yorumlanması gerekecektir.

Üçüncü eleştiri: Bütçe gelir kaybı oluşması:

Düz oranlı tarife bütçede bir ölçüde de olsa gelir kaybı doğuracaktır. Bu kayıp yeni yapıda kayıtdışılığın azalması ile telafi edilecektir. Ancak bu şüphesiz zaman alıcı olacaktır. Bunun aşılması tarife yapısında kademeli geçişle sağlanabilir. Ayrıca vergi dışı alternatiflerle bütçe için telafi edici kaynaklar oluşturulabilir.

Dördüncü engel, artan oranlı tarife yapısının, klasik Maliye teorisinin kutsal konularından birisi olması:

Özellikle klasik Maliye yaklaşımında, artan oranlılık "farz" hükmünde kabul edilir. Şöyle ki gelirin yeniden dağıtımında vergiye önemli bir rol verilmiş ve gelir adaletini sağlaması istenmiştir.

Ülkemizde gelir dağılımı maalesef çok bozuktur. Bununla ilgili rakamlardan örnekler vermeye gerek olmayacak kadar konu açıktır. Sosyal yapımızın durumu bütün çıplaklığı ile ortadadır. Ancak bu kadar önemli sorunun çözümünü, esasen oturmamiş ve yaygınlaşmamıs bir vergi sisteminden beklemek doğru ve gerçekçi değildir. Kaldi ki tüketim ağırlıklı vergi sistemimiz bu adaleti sağlamaktan esasen uzaktır. Bunun doğruluğu veya yanlışlığı ise ayrı bir tartışma konusudur. Özü itibariyle tasarruf ve yatırım açığı ile istihdam sorunu olan ülkemizde tüketimi vergilemek yine zorunlu bir tercih olarak karşımıza çıkmaktadır. Sadece ülkemizde değil doğrudan sermayeyi kaçırmamak ve daha çok çekmek ihtiyacında olan, gelişmekte olan ülkelerde hatta gelişmiş Avrupa ülkelerinde dahi bu yönde bir eğilim varken, aksi bir uygulama, olsa olsa işsizliğin artmasına hizmet eder. İşsizlik ise sonuçta yine gelir dağılımı sorunu doğurur.

Gelir dağılımındaki bozulma nasıl önlenir?

Ekonomide büyümeyi sağlamanın yolu tasarruf ve yatırımları artıran ve tüketimi vergilendiren bir vergi sisteminden geçse de gelir dağılımındaki bozulmayı görmezlikten gelemeyiz, gelmemeliyiz. Ancak bunun çözümünü vergi sisteminden beklemek yerine doğrudan ödemeler yolu ile hastalığa çözüm aramak daha etkili ve daha doğru bir yol olur. Yıllardır uyguladığımız artan oranlı ve üstelik oldukça dik bir tarife yapısı bunu çözebilse idi elli yıldır çözerdi. Uzun yıllar yaşadığımız yüksek enflasyon bu tarife yapısıyla ve enflasyon muhasebesinin olamadığı ortamda mükellefleri kayıtdışına itmekle kalmamış, dar ve sabit gelirlileri de ezmiş adeta eritmiştir.

Artan oranlı vergi sistemi iyi çalışsa dahi, vergi mükellefi olmayan işsizlerin, yaşlıların ve düşkünlerin, bu vergi yapısının etki alanı dışında kalacaklarını da dikkate almak durumundayız. Oysaki doğrudan ödeme sistemi ile gelir adaletsizliğinden en çok etkilenen kesimler de kapsanmış olur.

Beşinci engel: İyi hazırlanmış etki analizinin olmaması.

Bildiğim kadarıyla yalın vergileme konusunda detaylı hazırlanmış bir araştırma sonuçlarına ne yazık ki sahip değiliz. Bu konuyu irdelemeye çalışan Vergi Konseyi ise bütçesi olan bir kuruluş değildir. Çalışmaları bütünüyle gönüllülük esası ve özveriye dayanır.

Gönül isterdi ki bu kadar önemli bir konuda, iyi bir kaynak ayırarak, konunun sosyal yönü, mükellef davranışları üzerine etkileri, kayıtdışılığın azalmasına muhtemel etkileri araştırılmış olabilse... Ve aynı zamanda ekonomideki büyüme, gelir dağılımı, uluslararası vergi rekabeti ve bütçe üzerine olan etkilerini de ölçebilsek. Bilmiyorum ülkemizde üniversitelerimizin ekonomi bölümleri ve iş dünyamızın sivil toplum kuruluşları, toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendiren bu konuya kaynak ayırıyorlar mı? Eğer bu konuda yapılmış araştırma çalışmaları var ise, iletmeleri şu dönemde çok faydalı olacaktır.

Yalın verginin yararları

Yalın vergilemenin zayıf yönleri ve engelleri aşılabilirse, en önemli etkisini kayıtdışılığın azalması ve mükelleflerin vergi uyumunun artması alanında gösterecektir. Artan tarife yapısı marjinal vergi oranına karşı bir tepki doğurmaktadır. Mükellefler vergi dilimi atlamamak amacıyla geliri gizlemeye daha eğilimli olmaktadırlar.

Düz oran, vergi sistemini daha basit hale getireceğinden bu da kayıt ekonomisine geçişi hızlandıracaktır.

Vergi tabanının yaygınlaşması, bütçenin gelir yapısını daha sağlıklı hale getirecektir.

Dolaylı etkilerini ise kurumsallaşmanın artması ve ekonomide büyümenin hızlanması alanlarında göreceğiz.

Karar neticede siyasi sorumluluk alanlar tarafından verilecektir. Bizlerin görevi ise bu sürece fayda sağlayacak tartışma ve araştırma ortamını oluşturmaktır.

Son olarak, vergi ekonomiden bağımsız düşünülürse çarpıklıktan kurtulamaz.

 

http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=329473&dept_id=80