Zeki Gündüz - Örtülü kazanç dağıtımı incelemesinde KDV reddiyatı yapıldı |
11 Ekim 2007 | |
Şimdilerde şahidi olduğumuz bir incelemede, inceleme elemanı şirketin ithalat sırasında yüksek fiyatla ithalat yaptığını iddia edip ithalat bedelinin bir kısmını örtülü kazanç dağıtımı olarak niteledi. Bir yandan kurumlar vergisi tarhiyatı yaparken, aynı zamanda bu örtülü olarak dağıtıldığı iddia edilen kısımla ilgili olarak gümrükte ödenen KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı iddiası ile KDV tarhiyatı da yapıldı. İşin kurumlar vergisi tarhiyatı kısmı, bu eleştirinin haklı olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu. Bu konuyu tamamen bir yana bırakıyorum. Gelin kısaca KDV tarhiyatı kısmını kısaca ele alalım. KDV tarhiyatının mantığı aslında çok basit. Örtülü dağıtıldığı iddia edilen tutar inceleme elemanınca kanunen kabul edilmeyen gider olarak sınıflanıyor ve KDV Kanunu'nun 30/d bendi uyarınca da kanunen kabul edilmeyen giderin KDV'si de indirilemez sonucuna varılarak gümrükte ithalat sırasında, Mali İdare'nin saymanlığına ödenen KDV'nin indirilecek KDV olarak dikkate alınamayacağı, iddia ediliyor. Örtülü kazanç dağıtımı iddiası ile yapılan nedir? Örtülü kazanç dağıtımı iddiası ile şirketin maliyetleri arasında bulunan tutarların bir kısmı inceleme elemanınca maliyet (mal bedeli), değil k‰r dağıtımı olarak yeniden tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade ile ortada işletme ile ilgili olmayan gider tartışması değil mal bedeli olarak ödenen bir kısım bedellerin mal bedeli değil k‰r olduğu iddiasıdır. K‰r dağıtımı KDV'ye tabi midir? Şayet mal bedeli olarak kayıtlarda görülen tutarı örtülü k‰r dağıtımı diye nitelerseniz bu kısmın KDV'ye tabi tutulmaması gereken bir ödeme olarak kabulü gerekir. Ancak ithalat aşamasında da inceleme elemanının sınıflaması/değerlendirmesi dikkate alındığında aslında ödenmemesi gerekirken fuzuli ödenmiş KDV vardır. KDV Kanunu'nda gerek 8. maddede gerekse 48. maddede fuzuli ödenen KDV'nin iadesine ilişkin hükümler mevcuttur. Bu konuda düzenlenen tebliğlerde de fuzuli ödenen KDV'nin şayet KDV beyannamesinde indirimi yapılmış ise iade edilmeyeceği, indirilemezse iade edileceğine ilişkin çok sayıda açıklama mevcuttur. Argümanlar bunlarla sınırlı mı? Kesinlikle değil. KDV Kanunu'nun lafzı, sistematiği, diğer birçok maddesi ve gümrük mevzuatı dikkate alındığında başka bir sonuca varabilmek mümkün değildir. Aslında bu sorun geçmişte çözülmüştü Örtülü kazanç dağıtımı müessesesi bir vergi güvenlik müessesesidir. Tıpkı hayat standardı, ortalama k‰r haddi, asgari gayri safi hasılat esası müesseselerinde olduğu gibi. Bu müesseselerle ilgili olarak da zamanında KDV konusu tartışma konusu olmuş ve Danıştay müstekar hale gelen kararlarında bu konuyu çözmüştü. Örtülü kazanç dağıtımı/Transfer fiyatlaması incelemelerinin giderek yoğunlaştığı bu dönemde geçmişte kalmış sorunları tekrar gündeme getirmek yerine konunun kendisini tartışmaya yoğunlaşmakta fayda olduğu görüşündeyiz. Daha önce bir kısım incelemelerle ilgili verilen az sayıda kararın konuya emsal teşkil etmekten uzak olduğunu düşünmekteyiz. Dünya uygulamalarına da baktığımızda dünya üzerinde hiçbir ülkenin böylesi bir durumda konuyu KDV ile ilişkilendirmediği de görülecektir. Yapılan bir haksızlık nedeniyle Maliye Bakanı Sayın Unakıtan'a çağrı Sayın Bakanım Size serbest muhasebeci mali müşavirlik mesleğinde kariyer yapma çabasında olan çok sayıdaki meslektaşımın ortak bir sorununu bu yolla iletmeye çalışmak istiyorum. Serbest muhasebeci mali müşavir unvanını alıp, bir YMM veya SMMM şirketinde bordrolu olarak çalışarak muhasebe ve denetim mesleği yapan meslek mensupları 3568 sayılı yasa gereği 10 yıllarını doldurduklarında sınava girmekte, sınava girip kazananlar YMM unvanını almaktadırlar. Meslek örgütümüz TÜRMOB sınavı bileklerinin hakkıyla alan bu arkadaşlarımıza ruhsatlarını bakanlığınızca bu arkadaşlarımıza mühürleri verilmekte akabinde bu arkadaşlarımız bakanlığınızca açılan ruhsatın iptali davalarına muhatap kılınmaktadırlar. Açılan bu davaların temel gerekçesinin serbest muhasebeci mali müşavir olarak 10 yılın bağımsız olarak çalışma gerektirdiği, SMMM ve YMM şirketlerinde mesleği icra ederken geçen sürenin bağımlı olarak geçiriliyor olması nedeniyle 10 yılın hesabında dikkate alınamayacağı şeklinde yapılan lafzi yorum olduğunu görüyoruz. Oysa SMMM ve YMM şirketleri de 3568'e uygun yani bağımsız çalışan, mesleğin tüm ilke ve esaslarına uymak zorunda olan kuruluşlardır. Dolayısıyla yasaya uygun bir mesleki kuruluşta, mesleki esaslara uygun şekilde mesleğin merkezinde geçirilen süreyi meslekte geçen süre saymamayı hukuki/hakkaniyete uygun kabul edebilmek mümkün değildir. Sayın Bakanım Konuya alaka göstererek meslek mensuplarımızın mesleki şevklerini tekrar ateşleyeceğinizi ve hakkaniyete uygun olmayan bu hususu çözeceğinizi ümit ediyoruz. Saygılarımla. Kurumlar vergisinin dörtte biri 10 mükelleftenmiş Maliye Bakanlığı verilerine göre Temmuz 2007 itibariyle kurumlar vergisi mükellef sayısı 624.340 olarak belirlenmiş. Tahsil edilen kurumlar vergisi 12.447.349 bin YTL. 2006 yılında kurumlar vergisi olarak tahsil edilen bu tutarın yüzde 43.84'ü sadece 100 mükellef tarafından ödenmiş. 2005 yılında da 624.000 mükellefi tarafından ödenen kurumlar vergisinin yüzde 23.04'ü de sadece 10 mükellef tarafından ödenmiş. Bir Ramazan fıkrası... Erzurumlu harmanını kaldırmış, ekinini kurutuyormuş. Öğleden sonra gökyüzü kararmaya başlamış. "Allah'ım, ne olirsen ekinim gurumadan yağmurunu yağdırma!" "Allah'ım, birkaç gün daha yağmurunu yağdırma, ne olirsen" diye dualar edip durmuş. Ekini kurudu kuruyacak. Akşam üzeri, son yarım saatte bir yağmur bir boran. Tüm ekini çürümüş. O hırsla eve gelmiş, Bir de bakmış ki; eşeği de yıldırım çarpmış. Bu olay Erzurumlu'nun içine oturmuş ama bir şey de yapamamış. Zaman geçmiş, Ramazan ayı gelmiş. İlk gün niyetlenmiş Erzurumlu. İftara tam yarım saat kala, bir sigara çıkartıp yakmış. İlk nefesini şöyle bir güzelce çekmiş ve gökyüzüne bakarak üflemiş. "Nasıl? illet oliysen şimdi değil mi?" demiş ve eklemiş: "Ölen eşşeği de gurbana saymazsam şerefsizim... http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=329819&dept_id=80 |