Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Erdoğan Aklin - Büyüme, kalkınma değildir PDF Yazdır e-Posta
17 Ekim 2007

İkinci Dünya Savaşı'nda yıkılan Batı Avrupa ülkelerinin hızla bellerini doğrultmaları, büyüyen ekonomilerin kalkınmayı da sürükleyebileceği izlenimini yarattı. Ama kısa sürede anlaşıldı ki yerleşik kurumların katkısı olmadan sırf milli geliri artırarak kalkınmak mümkün değil. Ancak yine de, özellikle Uzak Doğuda başarılı büyüme performansı gösteren ülkelere hâlâ 'kalkınmış diyenler var. Oysa belli ölçülere göre ne Kore, ne Çin, hatta belki de Japonya, parlak ekonomi başarılarına rağmen Batı anlamında kalkınmış sayılamazlar. Çünkü önemli demokrasi, insan hakları ve kültür sorunları var. Örnek olarak Çin' alalım.

Yakın gelecekte Çin'in önce dünya ekonomisini, sonra da giderek büyüyen askeri gücünün psikolojik etkisini kullanarak dünya politikasını yönlendirme kabiliyetini kazanacağı, şu ara sık sık iddia ediliyor. Hatta bu yüzyılın ortalarında artık Amerika ve Avrupa'nın esamisinin bile okunmayacağını söyleyenler ziyadesiyle mevcut.

Ancak bu projeksiyonları yapanlar Çin'in aynı dönem içinde dünya sanatına, bilimine ve felsefeye ne ölçüde katkıda bulunacağından hiç söz etmiyorlar. Oysa tarih gösteriyor ki yalnızca ekonomik ve askeri güçle dünya hakimiyetini uzun süre devam ettirmek mümkün değil.Onun için gözleri kamaştıran büyüme rakamlarıyla gerçek kalkınmayı birbirine karıştırmamak lazım Üstelik bu dönem içinde Çin'in ne gibi toplumsal ve siyasal gelişim gösterebileceğini de dikkate almak gerek.

Bitmek bilmeyen öğrencilik yıllarında yabancı hocalarımızdan biri, "kalkınma" sözcüğünü hiç sevmezdi. O zamanlar mekanik iktisat bilgisine aşırı önem verildiğinden bu alerjiyi hiç anlayamazdık. Şimdi uzun yıllar sonra dünyanın dört bir yanına dağılmış sınıf arkadaşları arada bir konferans, seminer ve kongrelerde seyrek de olsa buluştuğumuzda o günleri hatırlayıp anlamını ne yazık ki çok sonra algılayabildiğimiz kavramları tartışmaya çalışıyoruz.

O yabancı hocamıza göre "kalkınma", adeta olağanüstü ve ölçüye pek gelmeyen bir olgu idi. Henüz tam anlamıyla anlaşılamamış bir dize karmaşık neden ve ilişkiler sonunda ortaya çıkan bu olguyu başka ortamlarda tekrarlama deneyimleri, simyacıların taştan topraktan altın elde etme çabaları kadar anlamsız bir çabaydı.

Bir ekonominin büyümesi ile o ülkenin kalkınmasını birbirinden kesinlikle ayırt etmek gerekmekteydi. Acaba aradan geçen bunca yıl hocamızı haksız mı çıkardı? Bu konuda sorulacak o kadar çok soru var ki...

Kalkınmış olarak nitelenen ülkelerin ortak özellikleri dikkate alınarak gerçekten açık ve kesin bir kalkınma tanımı yapılabilir mi? Böyle bir tanımlama girişimi, söz konusu ülkelerin ortak özelliklerinden çok daha girift olan değişik niteliklerini ihmal edebilir mi? Zengin ülkeler arasındaki, açıkça ölçülemeyen ama rahatça gözlemlenen kalkınmışlık farkları nasıl açıklanacaktır?

Gelişmekte olan ülkelerin yoğun güncel sorunları karşısında bu tür sorular son derece soyut nitelikte görülebilir. Ancak, her toplumun sabırsızca yöneldiği kalkınma hedefinin kendisi de açıkça tanımlanamadığı için o da "soyut" kavram değil midir?

Denebilir ki fakir bir ülkenin önde gelen sorunu üretimi arttırmak ve bu artışı hakça dağıtmaktır. Bu sağlanmadan kalkınmanın toplumsal ve siyasal koşulları üzerinde düşünmek bile abestir. Ancak, dünyada olup bitenlerin açıkça ortaya koyduğu gibi toplumsal ve siyasal koşulları eksik olan bir kalkınma çabasının ekonomik hedeflerine de bir türlü ulaşılamıyor.

Bilimsel çözümleme çabalarında her soruya verilen yanıtın yeni yeni sorular getirdiği biliniyor. Ancak, doğa bilimlerinde yanıt aranması, başı sonu belirsiz ama yan sınırları düzgün kaldırımlarla çizilmiş bir yolda sakince yürümeye benzerken, toplumsal bilimlerde yönleri belirsiz bir bozkırda koşmayı andırır. Keşke kalkınmanın yolu yalnızca üretim artışından geçseydi de fakir ülkelerin bir gün olup kalkınmışlara yetişme umudu hep canlı kalaydı.

http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=330461&dept_id=80