Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Resul Kurt - Çıraklıkta ödenen primler emekliliğe etki etmez PDF Yazdır e-Posta
18 Ekim 2007
Ondört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. İlköğretim okulunu bitirmiş olanlar, işyerlerinde çırak olarak eğitilebilirler. İşletmelerde meslek eğitimi gören öğrenci, aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin % 30’undan aşağı ücret ödenemez. Aday çırak, çırak ve öğrencilere ödenecek ücretler her türlü vergiden müstesnadır. İşyeri sahibi, aday çırağı ve çırağı çalıştırmaya başlamadan önce bunların velisi veya vasisi veya reşit ise kendisi ile yazılı çıraklık sözleşmesi yapmak zorundadır.


3308 say
ılı Kanun kapsamında bulunan ve işletmelerde beceri eğitimi yaptırılan aday çırak, çırak ve öğrenciler hakkında Sosyal Sigortalar Kanununun sadece iş kazaları ile meslek hastalıkları ve hastalık sigortaları hükümleri uygulanmakta, sigorta primleri ise İş Kanunu gereğince bunların yaşına uygun asgari ücretin % 50’si üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine konulan ödenekle karşılanmaktadır.

3308 say
ılı Kanun kapsamındaki meslek ve teknik lise öğrencileri ile çıraklar sadece kısa vadeli sigorta kollarından iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası kapsamındadır. Emeklilikte geçerli olan uzun vadeli sigorta kolları (malullük-yaşlılık ve ölüm sigortaları) primleri ödenmemektedir. Bu nedenle, çıraklarla meslek ve teknik lise öğrencilerinin bu dönemdeki sigorta primlerinin emekliliğe herhangi bir etkisi yoktur. Sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmediği gibi, prim gün sayısını da artırmaz.


Test çocu
ğundan ‘tost’ çocuğuna


Günümüz e
ğitim sisteminin en büyük eksiklerinden birisi öğrencilerin araştırma, düşünme yeteneklerini köreltmesi ve ezbere dayalı eğitim yapılmasıdır. Çocuklar yarış atı gibi o sınavdan bu sınava koşturulur. Sanki test çocuğu yetiştiriyoruz.

İstanbul’da çalışan anne babaların en büyük sorunu çocuklarının çalışma saatlerinde güvenli ellerde olması. Bu nedenle özellikle büyük şehirlerde anne babalar çocuklarını etütlü eğitim kurumlarına göndermeye çalışır. Yani, anne baba işte çalışırken çocuklar okulda ve diğer bir deyişle güvenli ellerdedir. Ancak, geçtiğimiz hafta İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü aldığı bir kararla aileleri zor durumda bıraktı. Sabahtan akşama kadar okulda eğitim ve etütte olan çocuklar için bugüne kadar okullarda ücreti mukabilinde yemek yedirme uygulaması sona erdirildi.

Rivayet odur ki, Osmanl
ı’nın son dönem Maarif nazırlarından (Milli Eğitim Bakanı) Mustafa Haşim Paşa Şu okullar olmasa maarif işlerini ne güzel idare ederdik’ demiş. Bugünlerde İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünde bu söz rivayet olmaktan çıkıp, gerçeğe dönüştü.

Konuyu sordu
ğum bazı yöneticiler, öğrencilere okulda yemek yedirilmesine ilişkin bir mevzuat olmadığını, okullarda suistimal olabileceğini, öğrencilerin yemekten zehirlenebilecekleri korkusuyla yemeğin kaldırıldığını söylediler. Aslında bu tam beklediğim gibi bir açıklamaydı ama bunun çözüm yolu Mustafa Haşim Paşa’nın dediği gibi okulları kapatarak, okullarda öğle yemeğini kaldırarak olmaz. Çözüm yolu okullara yemek verecek firmaların ‘ISO 9001, 14001, 22000, OHSAS, CE’ gibi belirli bazı kriterleri yerine getirmesinin talep edilmesi, yemek firmalarının sıkı takibidir. Milli Eğitim Bakanlığı ya da İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü personelinin öğle yemeklerinden zehirlenme ihtimali olabileceği gerekçesiyle kurumda yemek yememesi söz konusu olabilir mi? Ya da madem öğrencilerin zehirlenmesinden korkuyordunuz, neden yıllardır okulda yemek yedirdiniz? Madem okulda yemek yediriyordunuz, neden kaldırdınız? Sabahın erken saatlerinden itibaren okullarına gelen ve doğru dürüst kahvaltı bile yapamayan 7-8 yaşındaki bu yavrucakların öğlen bir kap sıcak yemek yemesinden rahatsız mı olunuyor? Ne değişti de yıllardır okullarda yemek yedirilen bu yavrucaklar tostla büyümeye zorlanıyor.

Say
ın Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik veya İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, kendi çocuğunun sabah akşam tostla büyümesinden rahatsız olur mu, merak ediyorum. Sayın Bakan bir genelge çıkarıp idarecileri rahatlatmalı ki, çocuklar okullarda öğle yemeğine kavuşsun.

Tostla büyüyen çocuklar
ın hem fiziki, hem de zihinsel gelişmelerinin geri kaldığınııklamama gerek yok sanırım. Test çocuğundan sonra şimdi de ‘tost çocuğu’ yetiştiriyoruz.

 

http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=32657