Bir vergi ve ceza ihbarnamesi geldiğinde, dava açmadan önce, idari aşamada çözüm yolları aranabilir.
İDARİ ÇÖZÜM
Örneğin;
1. Yapılan işlemde bir “vergi hatası” varsa, düzeltilmesi talep edilebilir.
2. Vergi ve ceza için dava açma yoluna gidilmeyecekse, “Vergi Usul Kanunu’nun 376. maddesine göre ödeyeceğim” diye bir dilekçe verilerek “vergi ziyaı” cezasının (bu tür bir başvuru ilk kez yapılıyorsa), yarısı indirtilir. Ancak indirimden yararlanabilmek için, vergi aslı ile indirimden sonraki cezanın vadesinde ödenmesi gerekir.
3. Uzlaşma başvurusunda bulunulabilir. Uzlaşma, vergi ve cezanın tutarı konusunda pazarlık edilmesi suretiyle indirim anlamına geliyor. Uzlaşma görüşmelerinde;
a) Maliye temsilcisi üç kişi ile mükellef ya da temsilcisi karşılıklı pazarlık ediyorlar.
b) İndirim oranı konusunda yasal bir sınırlama yok. Genellikle cezanın yüzde 90-99’u, verginin ise (dosyanın durumuna göre) yüzde 10-70’i kaldırılabiliyor.
c) Uzlaşılan vergi ve cezanın, vadesinde ödenmemesi, indirilen kısmı ortadan kaldırmıyor.
d) Uzlaşma “tarhiyat öncesi” ve “tarhiyat sonrası” diye ikiye ayrılıyor.
- Tarhiyat öncesinde, vergi-ceza ihbarnameleri tebliğ edilmeden, vergi inceleme raporundaki belirlemelere göre, uzlaşma pazarlığı yapılıyor. Bu görüşmeye incelemeyi yapan denetim biriminden üç kıdemli kişi (örneğin üç maliye müfettişi, üç hesap uzmanı ya da gelirler kontrolörü) katılıyor.
- Tarhiyat sonrası uzlaşma başvurusu ise, vergi-ceza ihbarnamelerinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılabiliyor.
- Uzlaşma görüşmeleri sırasında, belli bir tutar üzerinde anlaşmaya varılamaması halinde, “vergi mahkemesinde dava açma yolu” kapanmıyor.
- Tarhiyat öncesi ya da sonrası uzlaşmadan, yalnızca biri talep edilebiliyor.
DAVA AÇMA YOLU
Uzlaşma talebinde bulunan bir mükellef, uzlaşamazsa yani vergi ve cezanın tutarı konusunda, vergi idaresinin temsilcileri ile anlaşamazsa, vergi mahkemesinde “dava açma” yoluna gidebilir.
Ancak, hem cezada indirim yaptırıp hem de dava açma yoluna gitmek mümkün değil. Aynı şekilde, uzlaşma yolu ile vergi ve cezanın tutarı konusunda anlaşmaya varan bir mükellefin, ayrıca dava açması da mümkün değil.
Mükellefin, vergi ve cezanın belli bir kısmı için uzlaşması (örneğin Kurumlar Vergisi ile ilgili vergi ve cezada uzlaşması) belli bir kısmı için de (örneğin KDV ile ilgili vergi ve cezaya karşı dava açması da) mümkün olabiliyor.
Vergi ve cezalar için “teminat” istenmesi durumunda, belirlenen süre içinde teminat gösterilmesi gerekiyor. Teminat istenmesine esas olan olayda; açıkça hukuka aykırı bir durum varsa ve telafisi imkansız zarar ortaya çıkacaksa, “yürütmeyi durdurma ve iptal” davası açılabilir. Bu gibi durumlarda, vergi mahkemesi vergi dairesi savunması alınana kadar yürütmeyi durdurma kararını, öncelikli olarak verebilir ya da vergi dairesinin savunma süresini kısa tutabilir.
Dava açılınca verginin tahsilatı duruyor
Bir vergi ve ceza ihbarnamesi alındığında (tutarı 10 bin TL ya da 10 milyon TL hatta 10 milyar TL dahi olsa), vergi mahkemesine dava açıldığı zaman, dava sonuçlanıncaya kadar, vergi dairesi 1 TL dahi tahsil edemiyor.
YASA NE DİYOR?
“Bu da ne zaman çıktı? Daha önce hiç duymamıştım” diyenler için açıklayalım; bu uygulama öteden beri örneğin 30 yıl hatta 40 yıl önceden beri böyle...
İdari Yargılama Usulü Kanunu diye bir Kanun var. Bu Kanun’un 27/3. maddesinde, şöyle bir hüküm yer alıyor;
“3. Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan DAVALARIN AÇILMASI, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlülüklerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün TAHSİL İŞLEMİNİ DURDURUR”
Görüldüğü gibi, yasa son derece açık. Bu vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edildiğinde;
1) Süresi içinde, vergi mahkemesinde dava açıldığında, vergi dairesi ihbarnamelerde yazılı vergi ve cezaları, (dava sonuçlanıncaya kadar) tahsil edemiyor.
2) Vergi mahkemesinde dava açılabilmesi için teminat gösterilmesi zorunlu değil. Başka bir anlatımla, vergi mahkemesi mükellefe “davayı açabilmen için vergi ve ceza tutarı kadar teminat göstermen gerekir” demiyor.
3) Vergi-ceza ihbarnameleri ile mükellefe tebliğ edilen vergi ve cezalarla ilgili olarak, vergi mahkemesine dava açıldığında, o vergi ve cezalar kesinleşmiş sayılmıyor. Mahkeme sonucu bekleniyor. Mahkemenin sonuçlanması da duruma göre 1-1,5 yılı buluyor.
4) Mahkeme vergi ve cezanın;
a) Tamamını kaldırabilir.
b) Bir kısmını kaldırabilir.
c) Tamamını yerinde bulabilir.
Vergi mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 30 gün içinde, davayı kaybeden Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunabilir.
Davayı kaybeden tarafın mükellef olması halinde, mükellefin temyizi için Danıştay’a başvurması, verginin tahsilatını durdurmuyor. Ancak, yürütmenin durdurulması talebinde bulunulması ve Danıştay’ın da bunu uygun görmesi halinde “teminat karşılığı” yürütme yani vergi ve cezanın tahsilini durdurabiliyor.
ÖDEME EMRİNDE FARKLI
Yukarıdaki açıklamamız, vergi ceza ihbarnameleri ile ilgili.
Bir de “ödeme emri” diye bir olay var.
Ödeme emrine gelince durum değişiyor. Ödeme emrine karşı dava açılması vergi ve cezanın tahsilatını durdurmuyor. Nedenine gelince, ödeme emri vergi ve cezanın kesinleşmesi halinde düzenleniyor. Ancak ödeme emrine karşı, tebliğinden itibaren 7 gün içinde dava açılıp “yürütmeyi durdurma” talebinde bulunulması ve bunun da uygun görülmesi halinde, mahkeme sonuçlanıncaya kadar tahsilat yapılamıyor.
Ödeme emrine karşı dava açıldığında, üç iddia öne sürülebiliyor.
1) Böyle bir borcum yoktur, ödenmiştir. İşte makbuzları.
2) Borcun bir kısmı ödenmiştir, işte makbuzları.
3) Benden istenen vergi ve ceza, zamanaşımına uğramıştır.
denilebilir.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12582059.asp?yazarid=82&gid=61 |