Ali Perşembe - Doğru yatırım ilkeleri |
20 Ekim 2007 | |
İster hisse senetleri, ister bonolar, ister vadeli işlemler ve opsiyonlar olsun, piyasalarda istikrarlı bir getiri elde etmek için uygulanması gereken yatırım ilkeleri küresel olarak aynı. Aslında bu ilkeler o kadar basit ki, yatırımcılar bu basitliğin amaca ulaştıracak gelişmişliği içermediğine inanarak çareyi zilli pilli, bol renkli ve nerdeyse kahve bile yapacak yazılımlarda, başkalarının verdiği tüyolarda, içinden çıkılmaz algoritmalarda, uçuk analiz sistemlerinde ve o çok güvendikleri ve geçmişi test edilmemiş tahmin yeteneklerinde arıyorlar. Halbuki yapılması gereken, dört ana ayaktan oluşan bir süreç. Bunlardan ilki, gereken bilgi ve beceri setiyle birlikte adamakıllı bir deneyim birikimini sağlamış olmak. İşlem yapılan piyasayı iyi tanımak; o piyasada işlem yapmanın koşullarını iyi öğrenmek; ister teknik, ister temel olsun, o piyasayı incelemeye yarayan analiz yöntemlerini iyi sindirmiş olmak; ve elbette finans piyasalarında işlem yapmak için gerekenin sadece ekranda oynayan fiyatları takip etmekten ibaret olmayıp her meslek gibi o meslekte iyi olmanın gerektirdiği yetenekleri geliştirmek için çok çalışmanın bir ön koşul olduğunu idrak etmiş olmak bu ilk adımın olmazsa olmazları. İkinci adım ise, tüm yatırım stratejisinin önceden belirlenmiş bir plan ve program çerçevesine oturtulmuş olması. Hangi koşullarda ve hangi zamanlamayla pozisyon açılacağı, k‰rlı ve zararlı çıkış yerlerinin belirlenmesi, iz süren stop yöntemlerinin oturtulması ve zamanlı ve zamansız çıkışlardan sonra yine yeni pozisyonun hangi koşullarda ve hangi zamanlamayla açılacağının baştan yerleştirilmiş olması bu planın parçaları olmalı. Buna sistematik yaklaşım diyoruz. Başarılı yatırım yapma ilkelerinin üçüncü adımı ise gereken psikolojik sağlamlığı ve disiplini sağlayarak hepimizin genlerinde doğuştan var olan ve özellikle iş paraya gelince su yüzüne çıkıp rasyonel davranma kabiliyetimizi erozyona uğratan çarpık davranış biçimlerinin yontulmasını içeriyor. Dördüncü adım ise oturaklı ve bilimsel yöntemlere dayanan bir risk yönetimini gerekli görüyor. Alınacak pozisyonun büyüklüğünü (başka bir ifadeyle, her pozisyona bağlanacak olan yatırım sermayesinin miktarını); sepete kaç yumurta konacağını yumurtaların hangi piyasalardan seçileceğini, alınacak risk miktarını (yine başka bir ifadeyle, her pozisyonda en fazla ne kadar zarara izin verileceğini); realize edilmemiş k‰rlı pozisyonlarda mümkün olduğu kadar çok oturabilmenin yöntemlerini (özellikle iz süren stoplar); k‰rlı işlem başına düşen ortalama k‰rın zararlı işlem başına düşen ortalama ararlara olan oranını belirlemek gibi birçok matematik unsur bu adımın koşulları arasında. Bu dört adımdan oluşan bir oyun planı hazırlanmadan, sadece iç güdü ve o sahip olduğumuza inandığımız tahmin yeteneğine dayanarak yatırım yapmanın hazin sonuçlarını hepimiz hayatımızın bir bölümünde tecrübe ettik ve etmeye devam ediyoruz. Aslında hayatın her yönünde olduğu gibi, yatırım arenasında da plansız programsız hareket etmenin faciadan başka bir sonuçla bitmeyeceği duvarda yazıyor. Tüm araştırma ve kaynaklar bu olguyu doğruluyor. Örneğin, Johan Ginyard 2001 yılında Upsala Üniversitesi'ni bitirmek için yazdığı yüksek lisans tezinde, hiçbir yatırım tecrübesi olmayan bir grup öğrenciye fiktif işlem yaptırarak tipik sonuçlara ulaşıyor. Grup ikiye ayrılıyor ve ilk gruba yukarıda saydığım ilkeleri içeren bir eğitim veriliyor. Diğer grup ise bu eğitimden yoksun bırakılıyor. Öğrenciler istedikleri pozisyonlara girip çıkabiliyorlar. Hepsine aynı yatırım sermayesi tahsis ediliyor. Tek değişkenleri, her bir pozisyona ne kadar sermaye yatıracakları. Deney, öğrenciler sermayelerinin tamamını tükettiklerinde veya beş mislini kazandıklarında sona eriyor. Sonuçlar hiç de şaşırtıcı değil: 1. Sermayelerini tüketenlerin pozisyon büyüklükleri (yani her bir pozisyonda risk ettikleri yatırım sermayeleri), sermayelerinin bir kısmını veya tamamını korumayı becerenlere nazaran çok daha büyük. İflas etmeyen ama sonuçta para kaybedenleri pozisyon büyüklükleri de sonuçta para kazananlara nazaran daha büyük. 2. Eğitimden geçen grup hem daha küçük pozisyon alıyor hem de dolayısıyla daha az para kaybediyor. 3. Daha az risk almaya eğilimli olan bayan öğrenciler, erkek öğrencilere nazaran daha az para kaybediyorlar. Zaten doğru yatırım ilkelerini benimsemek için okula gitmeye gerek yok. Etrafımızda istikrarlı bir şekilde k‰rlı olanların neden k‰r ettiklerini veya devamlı kaybedenlerin neden hep kaybettiklerini gözlemlemek yeterli. Jack Schwager, 1193 ve 1994 yılında yazmış olduğu Borsa Sihirbazları (Market Wizards) serisinde ayrı dünyalardan, ayrı disiplinlerden gelen ve hem yaklaşım, hem deneyim hem de karakter olarak birbirlerinden çok farklı olan başarılı yatırımcılarla yaptığı söyleşilerde başarıya giden ortak yanları çok iyi analiz ediyor. Bu ortak özellikler yukarıda sıraladığım dört ilkeden ibaret. Bu yatırımcıların hiçbiri bir gecede yatırımcı olmamış. Çoğu bir dönemde varını yoğunu yitirerek dersler almış ama hepsinin arkasında çok çalışma ve müthiş biri birikim yatıyor (birinci ilke). Hepsi farklı analiz yöntemleri kullanıyor. Kimi teknik, kimi temel analist. Kiminin ekranı bile yok. Ancak hepsi planlı ve programlı davranıyor (ikinci ilke). Hepsi disiplinli ve çarpık davranış biçimlerini elemişler (üçüncü ilke). Örneğin, hepimizin içinde var olan korku-umut olgularının yarattığı ikilemi doğru kullanmasını biliyor. K‰rlı pozisyondayken cepteki kuşu kaybetmekten KORKUP erken çıkmayı ve zararlı pozisyon döner diye UMUT ederek beklemeyi bırakarak korku-umut ilişkisini umut-korku diye ters çevirmeyi becermişler. Hepsinin tutarlı ve matematik bir risk yönetimi sistemi var (dördüncü ilke). Hepsi küçük pozisyon alıyor. Örneğin Bruce Kovner diyor ki, "başta ne kadar risk etmeyi belirledikten sonra, pozisyona girmeden önce onu ikiye böl!" Hepsinin k‰rlı işlem başına ortalama k‰rları, zararlı işlem başına ortalama zararlarından misliyle fazla (k‰rda oturmayı beceriyorlar). Son olarak Lefevre'in gözlemiyle sözü bitirelim: "Büyük ralliler hep halkın katılımıyla olur ve ralli devam ettikçe kağıt k‰rlar (henüz realize edilmemiş k‰rlar) birikir, ama o k‰rlar hep kağıtta kalır." http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=330997&dept_id=80 |