Geçtiğimiz günlerde 2000 sonrasında emekli olan SSK’lıların süper formül’le emekli maaşlarını artırmalarını çok konuştuk.
İkinci bahar olarak adlandırdığım bu uygulamayla, 2000 yılından sonra emekli olmuş SSK’lıların emekli aylıklarını % 43’e kadar artırma imkanı vardı. İşte, geçtiğimiz günlerde TBMM’de kabul edilen 5698 sayılı Kanunla Sosyal Sigortalar Kanununda değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklikle, yaşlılık aylıkları kesilenlerden işten ayrılarak yaşlılık aylığı verilmesi için yazılı talepte bulunan sigortalıya yeniden bağlanacak yaşlılık aylığı, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara yapılan artışlar uygulanarak, aylık başlangıç tarihi itibariyle bulunan tutarı ile emeklilik sonrası çalışmaya ait kısmî aylığın toplamından oluşacaktır. Emeklilik sonrası çalışmaya ait kısmî aylık, talep tarihindeki emeklilik öncesi ve sonrası prim ödeme gün sayısı toplamı üzerinden, Sosyal Sigortalar Kanununun 61. maddesine göre hesaplanan aylığın emeklilik sonrası prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır. Yeni Kanun hatalı mı? Emekli aylıklarına yeni düzenleme getiren 5698 sayılı Kanun henüz Resmi Gazetede yayınlanmadı ama, süper formülü açıklayan Ali TEZEL yeni yasanın da hatalarını dün açıkladı. Ali bey diyor ki, yeni madde ile sigortalıların bütün çalışma (1970’li, 1980’li) yıllarının kazançları bugüne TÜFE ve GH kadar güncellenmek zorunda kalacak olup, bu da emekli aylıklarını uzun vadede büyütecek demektir. ‘Sefertası harekatı’ başlıyor Aman efendim yanlış anlaşılmasın. Bu harekatın, Mehmetçiğin Kuzey Irak’taki teröristlere yapmayı düşündüğü askeri harekatla ilgisi yok. Benim bahsettiğim, artık okullarda öğrencilere yemek verilemeyecek. Çünkü öğretmenler rant sağlayabilir, ya da öğrenciler zehirlenebilirmiş. Bu nedenle minik yavrucakların sefer taslarıyla harekatları başlıyor. Önceki günkü, ‘Test çocuğundan ‘tost’ çocuğuna’ başlıklı yazımdan sonra dün bir gazetede, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer’in, ‘Okul müdürleri bu işten rant sağlıyor. Ayrıca çocukların zehirlenme riski var. Bakanlığın yemek tarifesi 1 lira 900 kuruş. Okullarda 4 liradan 6,5 liraya kadar yemek veriliyor. Yemek verenler menfaatleri için çıkarıyor. Verilen yemekten farz edelim çocuk zehirlendi, öldü. Bunun hakkını kim savunacak? Burada okul müdürleri yemek fabrikaları ile anlaşarak rant sağlıyorlardı. Bundan sonra yemek verirlerse sonucuna da katlanırlar.’ açıklamasını okuyunca çok şaşırdım. Ata Özer; tam da şu meşhur ‘Şu okullar olmasa maarif işlerini ne güzel idare ederdik’ diyen Osmanlı’nın son dönem Milli Eğitim Bakanı Mustafa Haşim Paşa’nın düşünce yapısına göre bir açıklama yapmış. Yani sanırsınız ki ‘Haşim Paşa’ gibi konuşuyor. Yemek konusunda kalitesini ispatlamış bir çok firma 3,5 veya 4 YTL’ye en güzel yemeği veriyor. Çocuğunun okulda yemek yemesini isteyen ailelerden bir taahhütname alıp, yemek şirketini de adı-sanı belli bir şirketten seçerseniz bu sorun çözülür. Yazımla ilgili olarak star okurlarından da çok sayıda teşekkür mesajı geldi. Star Okurları diyor ki; ‘Madem usulsüz işler yapan müdür ve öretmenler var, Ata Özer’in de bundan haberin var, neden gereğini yapmıyor’, ‘Acaba İstanbul Milli Eğitimde çalışanlar öğle yemeğini nerde yiyor, buranın yemekleri sağlıklıysa müdürlüğe sattığı fiyattan öğrencilere de yedirse’, ‘Kantinler fiyat ve hijyen denetimine tabi tutuluyor mu?’, ‘Neden öğrencileri kantine mahkum ediyorsunuz, yoksa bir rant mı söz konusu?’, ‘Müdüre yemeklerin yasaklanmasından dolayı bir kantin mafyası baskısı mı var?’, ‘Ata Özer’in çocukları hangi okulda okuyor?, öğle yemeklerini nerden yiyorlar?’, ‘müdür bey yılda kaç kantini denetliyorsunuz, bozuk malzeme satan var mı? Sattığı ürünler HACCP, CE gibi kriterlere uygun mu?’ diyorlar. Haklısın müdür bey, suç sizde değil. Asıl suç, ‘öğretmenini hırsız, öğrencisini arsız’ gören idarecileri görevde tutanlarda. http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=32936 |