Uzlasamayanların dava acma süreleri |
|
|
|
18 Ekim 2009 |
Tarh edilen vergiler ve kesilen vergi cezaları için dava açmadan önce başvurulabilecek idari yollardan uzlaşmaya daha önceki yazılarımızda değinmiştik. Uzlaşma; ihbarnamelerin tebliğinden önce veya sonra olmasına göre tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası olmak üzere iki biçimde yapılabiliyor.
Uzlaşma görüşmelerinin gerçekleşmemesi ya da görüşmeler sonucunda uzlaşmanın sağlanamaması durumunda mükellefler yargı yoluna başvurabiliyorlar.
DAVA AÇILMASI
Tarhiyat öncesi uzlaşmada, uzlaşma sağlanmaması halinde, vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliği beklenir. Mükellefler, ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili vergi mahkemesinde dava açabilirler.
Tarhiyat sonrası uzlaşmanın gerçekleşmemesi veya yapılan görüşmeler sonunda uzlaşmanın sağlanamaması halinde ise dava açma süresi konusunda üç farklı durum ortaya çıkıyor. Dava açma süresi de bu durumlara göre farklılık taşıyor.
DAVA AÇMA SÜRESİNE İLİŞKİN ÖZEL DURUM
Toplumsal olarak 'son dakikacılık' özelliğimiz nedeniyle, uzlaşma başvurusu genellikle sürenin bitimine yakın yapılıyor. Bu durumda tarhiyat sonrası uzlaşma görüşmeleri genellikle dava açma süresi bittikten sonra ya da çok az süre kaldığında gerçekleşiyor.
Vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 30 gün olan dava açma süresi bitmişse, uzlaşmanın sağlanamadığının tutanakla tebliğinden itibaren 15 gün içinde dava açılması gerekiyor.
Dava açma süresi bitmemişse kalan dava açma süresinin kaç gün olduğuna bakılıyor. Kalan süre 15 gün ve daha fazla ise davanın kalan süre içinde açılması gerekiyor.
Uzlaşma görüşmelerinin ileri bir tarihte yapılması nedeniyle dava açma süresi 15 günden az kalmışsa kalan süre 15 güne tamamlanıyor.
Örneğin, kalan süre 11 gün ise dava açma süresinin 15 gün olmasını sağlamak üzere kalan süreye 4 gün ekleniyor. Böylece uzlaşmaya başvurulması nedeniyle kaybolan sürenin her durumda en az 15 gün olması sağlanıyor.
SÜRELERİN HESABI
Vergi yasalarının uygulanması bakımından sürelerin hesaplanması oldukça önemli. Özellikle uzlaşma ve dava açılmasında olduğu gibi, bir hakkın kullanılması konusunda belirlenmiş 'hak düşürücü' nitelikteki sürelerin doğru hesaplanması gerekiyor.
Gün olarak belirlenmiş süreler tebliğe dayalı olarak başlıyor. Süre hesabında tebliğ yapılan gün hesaba katılmıyor. Süreler hesaplanırken tatil günleri de hesaba katılıyor. Yani, vergi hukukunda süreler 'işgünü' hesabıyla yapılmıyor. Sürenin son günü resmi tatil gününe rastlarsa süre izleyen ilk işgününe kadar uzuyor.
http://www.aksam.com.tr/2009/10/18/yazar/14778/metin_tas_sezgin_ozcan_/uzlasamayanlarin_dava_acma_sureleri.html |