Hakan Üzeltürk - Diğer bazı vergi rekorlarımız |
22 Ekim 2007 | |
Bir önceki yazımıza devam ederek vergi rekorlarımız konusunda hemen iki alan daha ortaya koyabiliriz. İlki sigara üzerinden, ikincisi de akaryakıt üzerinden alınan vergiler. Nisbi vergi, maktu vergi derken vergiler yükseldikçe yükseliyor. Vergi oranlarının belirlenmesinde alkollü içkilerde olduğu gibi sağlık bakımından bir çalışma olmadığı için yapılan artırımlar sadece bütçe rakamları dikkate alınarak hazırlanmaktadır. Bunun sonucunda vergi rakamları üç haneli rakamlara çıkabilmekte, rekorlar alanında namımız yürümektedir. Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nda vergi oranlarının artırılması konusunda Bakanlar Kurulu'na tanınan imkânla vergi oranlarının dört haneli rakamlara da çıkabilmesi mümkündür. Bu rekorlarla yetinmeyenler çalışmalarını geliştirebilirler. Rekorlar en çok kime mi yarıyor? Tabii ki kaçakçılara. Alkollü içkiler örneğini verdik ama, alkolsüz içkileri de unutmamak gerekir. Örneğin kola bakımından rekor yine Türkiye'de. Avrupa Birliği ülkelerinin özel tüketim vergisi almaması, ülkemizde ise hem ÖTV hem de verginin vergisi sebebiyle bir rekor daha bize ait oluyor. Akaryakıt alanındaki rekorumuz ise artık herkesin malumu. Artık ülkemiz adına tescilli bu rekorda sadece rakamlar oynuyor. Hem resmi vergi rakamlarında hem de kaçakçılık rakamlarında. Oran artırmak suretiyle vergi gelirlerinin artacağı inancı çoktan çağdışı olmuş bir yöntemdir. Buna inanmamak veya inanmak istememek bırakın vergi toplamayı, kaçakçılıkla mücadeleyi de etkisiz hale getirmektedir. Fakat sadece vergi oranlarını düşürerek diğer vergi kaçakçılığıyla mücadele yöntemlerini dikkate almamanın da bir başarı getirmeyeceği unutulmamalıdır. Bu rekorlarımız dışında hem olumlu hem de olumsuz alanda yazmakla bitmeyecek irili ufaklı birçok rekorumuz daha vardır. Fakat maalesef yazmakla bitmemektedir. Burada yıllardır bu vergileri ödeyen mükelleflerimizin sabır rekorlarının yanında, yıllardır vergi kaçırma ve yakalanmama rekorlarını da hatırlatmak gerekmektedir. Bütün bu rekorlarımıza rağmen 2007 senesinin ilk dokuz ayına ait rakamlar dikkate alındığında bütçe hedeflerinin tutmayacağı bir kez daha belli oldu. Bu konuda en büyük sıkıntı da KDV tahsilâtında ortaya çıkmaktadır. Özel tüketim vergisinde de aynı durum var. Bu kamuoyu için yeni bir durum değildir. Bu sonuç beklenmekteydi. Asıl ilginç olan; vergi rekorlarımız, ÖTV rakamlarımız, vergi üzerinden vergi alınması gibi uygulamalarımız varken bütçenin verdiği açıktır. Bundan sonra gerçekleşme rakamları konusunda pek çok şey söylenebilir. Bunların ne kadar inandırıcı olacağını zaman gösterecektir. Vergiler konusunda atılan adımlardaki yetersizlikler şimdi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, vergi iadesinin kaldırılmasının da vergi gelirlerini etkilemeyeceği ısrarla söylenmişti. Etkiledi. Etkileyeceğini söyleyenler de haklı çıktı. Şimdi yeni rakamlar ve hedefler var. Ama asıl sorulması gereken soru 2007 senesiyle ilgili olarak neden zamanında yazılanların ve söylenenlerin dikkate alınmadığı, neden kalıcı önlemler yerine sadece bugüne faydası dokunması umulan, fakat bunu dahi gerçekleştirmekten uzak düzenlemelerin yapıldığıdır. Vergilerde mükellefe güven vermenin önemi bir kere daha görülmüştür. Bu güven olmadığı müddetçe, yeni rakamlar, ek önlemler, düzeltilmiş hedefler problemleri çözmemektedir. Problemi çözecek önlemler hazırlanan raporlarda ve çalışmalarda mevcuttur. Siyasi irade tarafından alınması gereken önlemler toplumsal mutabakatla ve hızla uygulamaya geçirilmelidir. Türkiye vergiler konusunda bu kadar önemli problemlerle ve ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya iken siyasi iktidar referandum gibi hukuken baştan sona yanlış ve yanlış olduğu kadar halka yeni malî külfet getirecek uygulamalarla meşguldür. Üstelik yeni referandumlara alışılması gerektiği mesajı verilerek. Keşke aynı kararlılık vergiler ve kayıtdışılık alanlarında da gösterilse. Hukukla birlikte. Rekorlar ve mükellefler kırılmadan. http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display |