Ali Tezel - SGK eseklerin ölmesini mi bekleyecek? (25.10.2007) |
25 Ekim 2007 | |
Hikaye bu ya, “Zamanın birinde padişah tutturmuş eşeklerime konuşma öğretilecek diye. Bütün alimler birer birer toplanmış, eşeklere konuşma öğretmek üzere. Hiçbir itiraz kabul edilmemiş ve tüm hünerlerinin gösterilerek konuşma öğretilmesi istenmiş eşeklere. Kimse başarılı olamamış tabii. Olamamış olamamasına ama olamayan herkes de kelleyi teslim etmiş cellada. Derken Nasreddin Hoca’ya gelmiş sıra. Nasreddin Hoca, herkesten farklı olarak, “-ben konuşmayı öğretirim” demiş. Ve “-öğretirim ama biraz uzun sürer, en az on yıl kadar” diye sürdürmüş açıklamasını. Padişah ve adamları düşünmüşler ve geç olsun da olsun deyip teklifi kabul etmiş ve Hoca’yı bırakmışlar. Bunun üzerine çevredeki insanlar Hoca’ya, “ -yahu eşeğe nasıl konuşma öğreteceksin, nasıl böyle bir şeyi kabul edersin? yalan söylüyorsun diye” çıkışmışlar. Hoca; “ -ne yapayım, ölüme mi gitseydim?” diye cevaplamış. “-Peki on yıl sonra ne olacak?” demişler. Hoca, “ -o zamana kadar ya eşekler ölür, ya ben ölürüm, ya da padişah ölür” demiş. İşte bu olay gibi SGK hatalı gönderdiği yasada hatasını kabul etmiyorum diyor ve nasılsa 6 aya kadar bu işi düzeltirim diye düşünüyor.
Tıpkı bugüne kadar yaptıkları gibi, yüz binlerce kişiyle mahkemelikler ve hemen hemen her davayı kaybediyorlar ama hatalarını bir türlü kabul etmiyorlar. Çünkü, kanunu hatalı yorumlayan, vatandaşı süründüren, mahkeme kapılarına düşüren, hakkını vermeyen mahkeme sonunda SGK haksız bulunsa bile kendisine bir şey olmayacağını biliyor. Tıpkı, kıdem tazminatı alabilir yazısında da olduğu gibi bütün mahkemeleri kaybetmeye devam ediyorlar ama yetkililer soruna çözüm bulacaklarına çözümsüzlük getirenlere inanmaya, vatandaşa çile çektirmeye devam ediyorlar. Emeklilikte süper formül manşetinden sonra kısa süreli çalışmalarla emekli aylığını yüzde 40’lara varan oranlarda artırmanın önüne geçilmesi için alel acele hazırlanan kanun teklifinin hatalı olduğunu gazetemizde manşetten duyurmuştuk, verdiğimiz haberden sonra, birkaç gündür hatalı yasayı düzeltirler, geri çekerler diye bekliyordum. Ancak çekmediler ve 5698 sayılı Kanun Resmi Gazete’de yayınlandı. Yeni 5698 sayılı Kanunki eksiklik şudur hangi yıla veya sürelere ait kazançlar 61’inci maddeye göre güncellenecektir bu yeni metinde belirtilmemiştir.
1-Eksik olan kazançlarda tarih kısıtlamasının olmamasıdır Ben her iki maddeyi birlikte okuduğumda şunu anlıyorum, emeklilik sonrası çalışmalara ait kısmi aylığı hesaplamak için 61’inci maddeye göre ister emeklilik öncesi ister emeklilik sonrası (Zira 61’inci maddenin ikinci fıkrası, “her takvim yılına ait prime esas kazancı” diyor) tüm yılların kazançları hem TÜFE ve hem de GH kadar güncellenecek ve ortaya çıkacak ortalama kazanç, toplam prim ödeme gün sayısına göre belirlenecek aylık bağlama oranı ile çarpımı sonucu çıkan TAM AYLIK, emeklilik sonrası çalışmaya ait prim ödeme gününün, toplam prim ödeme gününe oranı kadarı yaşlılık aylığına ilave edilecektir.
SGK ne diyor, SGK ise ben sadece emeklilik sonrası kazançları 61’- inci maddeye göre TÜFE ve GH kadar güncellerim diyor peki ben defalarca okudum sadece emeklilik sonrası kazançlar güncellenir diye bir tarih kısıtlamasını ben metinde göremiyorum siz görebiliyor musunuz? Şayet sizler de hangi yıllara ait kazançların 61’inci maddeye göre TÜFE ve GH kadar güncelleneceğinden tüm yılları anlıyorsanız bu durumda emekli aylıkları (biraz uzun mesela 6 ay, 1 yıl, 2 yıl gibi) bir çalışmayla ve yüksek rakamlardan prim ödemeyle kat be kat artacak demektir. SGK bunu kabul etmez ve hesaplamayı bu şekilde yapmazsa o zaman iş mahkemelerde biter. 2-SSK internette emeklilerin hizmetlerini hâlâ göstermiyor SSK kendisinden emekli olanların bağlanan emekli aylıklarının doğruluğunu kendilerinin hesaplamalarını engellemek için SSK emeklilerinin internet üzerindeki gün sayısı ve kazanç yıllarından bir kısmını gizlemeye devam ediyor. 3-Vatandaşlar bundan sonra ne yapsın? 5698 sayılı Kanunla birlikte artık emeklilerin kısa sürelerle çalışıp, emekli aylıklarını arttırma imkanının daha doğrusu emekli aylıklarına ülkenin kalkınmasından gelen paylarını ekletme imkanı kalmadı. Daha uzun sürelerle ve daha yüksek ücretlerle çalışıp emekli aylığını artırma imkanı var ama bunu da SGK kabul etmiyor. Şimdi kendilerine göre bilgisayar programı yapacaklar, kendilerine göre genelge çıkaracaklar uğraşırsanız mahkeme orada diyecekler. Uğraşmazsanız da düşük emekli aylıkları ile hayatınızı devam ettireceksiniz. Öte yandan siz emekli aylıklarını kestirip çalışmaya başlasanız yakında bu kanunu yine değiştirecekler o nedenle bunları bilin ama bir şey yapmayın bekleyin. SSK’lı ve memur öğretmenin aylığı 23 yıl öğretmenlikten sonra yurtdışına gittim ve SSK’ya müracaat ettim.Tam 5 yıl yüksek rakamlardan prim ödedim. Toplam 28 yıllık bir prim ödemesinin ardından emekli oldum. Elime 750 YTL elime geçiyor. Geçen yaz emekli bir bayan öğretmenle tanıştım, 20 yıl hizmetten sonra emekli olmuş ve benden 200 YTL fazla alıyor. Benim yalnızca öğretmenlik hizmetim bile ondan 3 yıl fazla iken bu fark niye? Mehmet Kolcu-Belçika Sayın okurum, bu fark sizin SSK’lı diğer öğretmenin ise memur olmasından kaynaklanıyor. Sosyal güvenlik sistemimiz gereğince, SSK’dan emekli olurken emekli aylığı hesaplama sistemi ile memuriyetten emekli olurken emekli aylığı hesaplama sistemi farklıdır. Bu ülkede en çok primi Bağ-Kur’lu öder ama en az emekli aylığını alır, prim ödeme yükünde daha sonra SSK’lılar gelir ama en az primi memurlar öder en fazla emekli aylığını da memurlar alır. Bu memurlar çok emekli aylığı alır anlamına da gelmez, SSK ve Bağ-Kur’lular daha az emekli aylığı alırlar. İstanbul Milli Eğitim Müdürü ne yapıyor? Ah müdürüm keşke şu okullar ve öğrenciler ile öğretmenler olmasa ne güzel milli eğitim müdürlüğü yapardınız ama yaptırmıyorlar işte! Okullarda yemek yenmesini yasaklamışsınız ama bir de şu insanların yemek yeme isteklerini de yasak getirseydiniz ya, işi yarım bırakmışsınız. Neden mi bahsediyorum, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer geçen hafta ilginç bir karara çok da ilginç gerekçelerle imza attı. Biliyorsunuz bazı ilköğretim okulları sabah 9’da başlıyor ve akşam 16 veya 17’de bitecek şekilde tam gün eğitim yapıyor. Bu süre zarfında da okullarda yemekhane olmayan ki hemen hiçbir okulda yemek pişirilmediğinden okul müdürleri ve okul aile birlikleri yemek şirketleri ile anlaşıp öğle yemeği çıkarıyorlar. İşte MEB İl Müdürü diyor ki, bu okullara yemek satan şirketlerden okul müdürleri avanta alıyor, üstüne bir de bu yemek firmalarının yemeklerinden çocuklarımız zehirlenirlerse bunun sorumlusu kim olacak deyip, avantayı kesmek ve çocukların zehirlenmesini önlemek adına okullarda öğle yemeği yenmesini yasakladı!!! İyi de müdürüm bir şeyi yasaklamayı unutmadınız mı çocukların acıkmasını da yasaklaydınız da tam olsaydı. Siz yemekleri yasaklayınca bu çocuklar öğle yemeği olarak ne yiyecekler. Kantine gitsinler diyorsanız benim aklıma yoksa siz kantinciler mi anlaştınız diye cinlik geliyor ama ya kantinde satılan hazır yiyeceklerden zehirlenirlerse sorumlusu kim olacak sorusuna cevap veremedim, sizin cevabınız var mı?
|