Alaattin Aktaş - Merkez Bankası'nın eli güçlendi (25.10.2007) |
25 Ekim 2007 | |
Merkez Bankası, faizleri yüksek tuttuğu ve bu yüzden Türk parasının değerli kalmasına yol açtığı gerekçesiyle bir süre önce gazetelere tam sayfa ilan verilerek eleştiri bombardımanına tutulmuştu. Daha sonra toplanan Para Politikası Kurulu, gecelik borçlanma faizini yarım puan indirerek yüzde 17.25'ten yüzde 16.75'e çekmişti. Kimi yorumlarda, Merkez Bankası'nın, aslında 0.25 puan olarak düşündüğü faiz indirimini biraz da eleştirileri yumuşatabilmek için 0.50 puan düzeyinde belirlediği dile getirilmişti. Merkez Bankası'nın gerçek düşüncesinin ne olduğunu bilemeyiz; ama, görünen o ki 0.50 puanlık faiz indirimi de "şok indirim" bekleyenleri tatmin etmekten çok uzak. "Dilin kemiği yok" misali, kimileri 5-6 puanlık faiz indiriminden söz ediyordu. Bu oranları gerçekten olabilir görüyorlar mıydı, bilinmez; ama bu rakamlar dile getiriliyordu. Merkez Bankası, indirim oranını yarım puanda tutunda ekonomiyle tıbbın entegre edildiği yeni bir dille eleştirilir hale geldi. Örneğin, "Ekonomiyi nasıl bir çıkmaza sürüklediğinin farkında olmayan Merkez Bankası'nın miyopluğu tescil edilmiştir" türü yorumlar duyduk. Merkez Bankası'na "ciddiyetten uzak" eleştirisi yöneltenler de oldu, alınan kararı akıl dışı bulanlar da. Çeşitli işçi ve işveren örgütü temsilcileri, önceki gün TİM öncülüğünde bir araya geldi. Toplantıdan sonra yapılan açıklamada özet olarak şu görüşlere yer verildi: "Yüksek faiz politikasının, dünyanın en yüksek faizlerini ödeyerek, ülkemizin kanını, iliğini sömürdüğünü ve bir tür ekonomik terör ortamı yarattığını düşünüyor, "Üretim, İstihdam ve İhracat Kurulu" oluşturarak, yapacağımız sürekli çalışmalarla bu ekonomik terör ortamını önlemeyi amaçlıyoruz. Yüksek reel faiz ortamının üretim ve ihracatı imkansız kılacağı gerçeğinden hareketle bu sorunun 23 aydır toplanmayan Ekonomik ve Sosyal Konsey'in ilk gündem maddesini oluşturmasını öneriyoruz. Sorunlarımızı sürekli olarak izleyebilmek ve yüksek faiz politikalarına karşı görüşlerimizi anlatabilmek için bir gölge "Para Piyasası Kurulu" oluşturmayı, TC Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu üyeleri ile sürekli görüş alışverişinde bulunmayı ve iletişim kanallarımızı güçlendirmeyi benimsiyoruz." Döviz kazananların, kazandıkları bu dövizin Türk parası karşısında her geçen gün değer yitiriyor olmasından rahatsızlık duymaları kadar doğal bir durum olamaz. Ama, acaba "yüksek faiz-düşük kur" dediğimiz olgu, zincirin ilk halkası mı sayılır, yoksa son ya da sona yakın bir halka mı? Merkez Bankası, enflasyona ilişkin kaygılarını henüz giderememiş olmalı ki, bunun çaresi olarak faizi görece yüksek tutmayı tercih ediyor. Merkez Bankası her ay yaptığı açıklamalarda gıda maddelerindeki ve enerji fiyatlarındaki artışlara dikkat çekiyordu, ayrıca Maliye politikalarına sanki biraz kuşkuyla bakıyordu. Şimdi ne oldu; 2008 yılı için adeta Merkez Bankası'nı haklı çıkaracak öngörülerle yola çıkılıyor. Birincisi, büyüme hızı hedefi yüzde 5'ten yüzde 5.5'e yükseltiliyor; ikincisi, faiz dışı fazlanın GSMH'ye oranı yüzde 6.5'ten yüzde 5.5'e indiriliyor. Yani gelecek yıl daha çok para harcayacak ve daha çok büyüyeceğiz, öngörü bu yönde. Geride kalan yıllarda yüzde 5 büyüme öngörmüş, ancak daha hızlı büyüme sağlamıştık; ama, başlangıçtaki rakamı yukarı çekmek, gerçekleşmenin de, daha da yukarda olması sonucunu verebilir. Buradaki niyet çok açık, daha hızlı büyüme öngörülmekte. Şimdi siz, Merkez Bankası'nın yerinde olsanız, bu hedeflerle yola çıkılan bir dönem öncesinde faiz düşürmek için daha temkinli hareket etmez misiniz? En azından size "faizi düşür" diyenlere karşı söyleyecek daha fazla sözünüz olduğunu düşünmez misiniz? Merkez Bankası'na ne görev verilmiş; enflasyonla mücadelede. O zaman genişletin görev yelpazesini ya da değiştirin önceliği. Merkez Bankası Kanunu'nun görev ve yetkileri düzenleyen 4'üncü maddesinde "Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler. Banka, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler" deniliyor. Acaba ekonomiyi çıkmaza sürükleyenler; Maliye politikasını gevşetmeyi öngörenler mi, yoksa bunu görüp önlem olarak faizi yukarda tutmayı sürdürenler mi? Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=331673&dept_id=80 |