Sezgin Özcan - Kazlar yolunmuyor, derisi yüzülüyor (26.10.2007) |
26 Ekim 2007 | |
Maliyenin Ramazan Bayramı’nın hemen akabinde başlattığı sürpriz haciz uygulamalarının yankıları devam ediyor. Ünlü bir sözü var. “Vergileme sanatı, kazı bağırtmadan ondan, mümkün olduğu kadar fazla tüy almaktır” diye. Maliye son uygulamasıyla kazların tüyünü yolmuyor, adeta derisini yüzüyor. Yüzülen deride bir daha tüy biter mi diye düşünmüyor. Vergi borcu olan ve yapılan tebligata rağmen bu borcunu ödemeyen, tecil talebinde de bulunmayan mükellefe, idarenin haciz uygulama yoluna gitmesi, yasal bir uygulama. Buna kimsenin sözü olamaz. Ancak idarenin de bu uygulamayı yaparken, ünlü sözde olduğu gibi kazı bağırtmadan yapması, özellikle de derisini yüzmemesi gerekiyor. Hukuk devleti olmanın gereği olarak, kendi hukuku kadar, borçlu mükellef hukukunu da koruması gerekiyor. Ancak Maliyenin, vergi borcu bulunan mükelleflerin banka hesaplarına haciz uygulamasında hukuka aykırı işler de yapılıyor. ÖDEME EMRİ GÖNDERMEDEN HACİZ Vergi borcu olan mükelleflere, öncelikle ödeme emri tebliğ edilmesi gerekiyor (6183 sayılı Kanunu, Md.55). Maliye Bakanlığı’nın 30 Haziran 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Seri A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği ile yaptığı açıklamaya göre; “ödeme emri tebliğ edilen borçlunun, 7 gün içerisinde borcunu ödememesi veya mal bildiriminde bulunmaması halinde, haciz yoluna gidilebileceği” belirtiliyor. Ancak bazı borçlulara ödeme emri tebliğ edilmeden, banka hesaplarına haciz uygulanıyor. MAHSUPLAR GECİKTİRİLİYOR Banka hesaplarına haciz uygulanan bazı mükelleflerin borcundan çok, mahsubunu talep ettiği alacağı var. Bunlar, “borcumu alacağımdan mahsup edin” diye, mahsup talebinde bulunmuşlar. Vergi dairesi, mahsup işlemini yapmayı geciktiriyor, banka hesabına “borcu var” diye el koyuyor. BORÇ TUTARININ ÜZERİNDE HACİZ UYGULANIYOR Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda “borca yetecek miktarda haciz yapılacağı” , Tahsilat Genel Tebliği’nde de “alacak tutarından daha fazla değerde haciz yapılmaması gerektiği” net olarak açıklandığı halde, borç tutarından daha fazla değerde haciz uygulanıyor. Bankalara gönderilen yazılarda mükellefin borç tutarı bildirilmiyor. Bu durumda mükellefin bankadaki tüm hesabına, örneğin; 100 bin YTL borcu olanın 500 bin YTL’lik hesabına haciz uygulanıyor. Ya da tüm bankalara yazı gönderiliyor. Birinci bankada vergi borcunu karşılayacak para olsa dahi, olaydan haberi olmayan, diğer bankalardaki hesaplar da bloke ediliyor. Bu arada, Tahsilat Tebliğine göre, bankalara yapılacak haciz tebliğlerinin sadece tebliğ tarihindeki banka mevcutlarını konu alması gerekirken, ileride yatırılacak paralara da haciz tebliğinde bulunulduğu, iddialar arasında yer alıyor. MÜKELLEF İTİBARINI KAYBEDİYOR Banka hesaplarına “haksız yere” el konulan mükelleflerin, vadesi gelmiş çekleri “karşılıksız” çıkabiliyor, senetleri “protesto” olabiliyor. Çeklerinin arkası yazılan ya da senetleri protesto olan mükellef, hem iş dünyasında hem de bankalar nezdinde, itibarını ve kredibilitesini kaybediyor.
http://www.gazeteport.com.tr/EKONOMI/NEWS/GP_097114
|